Quantcast
Channel: Girişim Haber - Girişimcilik Ekosistemi
Viewing all 133 articles
Browse latest View live

Girişimciler, Öncelikli Hedefiniz Para Kazanmak Olmasın!

$
0
0

Şu anda bu satırları okurken aynı zamanda aklınızda bir başka düşünce var. Bu konu sizin için bu yazıyı okumaktan daha önemli. Hem bu yazıyı okuyor hem de o konuyu düşünüyorsunuz.  Zihniniz o konuyu çözmek istiyor. İçinizde bir gerginlik, endişe ya da tam tersi bir heyecan varsa nedeni o konu. Ben düşündüğünüz şeyin ne olduğunu tahmin edebilirim. Şaka yapmıyorum. Gerçekten tahmin edebilirim.

Hangi yaşta olduğunuz önemli değil. Nerede yaşadığınız ya da hangi işi yaptığınız da önemli değil. Belki de bir üniversitede okuyorsunuz ya da iş arıyorsunuz.

Bu yazıyı okuyorsunuz ama aklınız aslında o konuyla meşgul.

Asıl amacınız o konuya bir çözüm bulmak. Doğru mu?

Şimdi bir an durun. Aklınızdan geçen düşünceyi yakalayın.

Peki, bu düşünce hangi konuyla ilgili? Bakalım tahmin edebilecek miyim?

Sağlıkla ilgili bir sorununuz olmadığını varsayıyorum çünkü sağlıkla ilgili konular zihnimizi işgal ettiği zaman neredeyse başka bir şey düşünemiyoruz. Eğer sağlıklıysanız, umarım öyledir, aklınızda üç konu dolaşıyor olabilir.

  1. Parayla -daha iyi yaşamakla- ilgili konular.
  2. Sevmekle ve sevilmekle –cinsellik de dahil – ilgili konular.
  3. Takdir görmek - onaylanmak- ilgili konular.

Doğru tahmin etmiş miyim? Büyük olasılıkla tahminim doğrudur.

Bunu siz de yapabilirsiniz. Aslında bu durum hepimiz için geçerli. Hepimizin aklındaki düşünceler bunlardan bir tanesine uyuyor. Belki de aklınızdaki düşünce aynı zamanda yukarıdaki iki hatta üç gruba birden giriyordur.

Mesela Türkiye’de genç erkekler çok para kazanmak ve bu sayede güçlü olmak istiyorlar (1); eğer bunu yapabilirlerse istedikleri zarif ve güzel kızın sevgisini kazanacaklarını düşünüyorlar (2) ve bu ikisini yaptıklarında herkesin takdirini alacaklarını varsayıyorlar(3). Türkiye’deki genç kızlar da bir manken gibi güzel ve zarif olurlarsa sevgiyi ve gücü – parası olan erkeği- elde edeceklerini ve böylece kendi çevrelerinin takdirini kazanacaklarını düşünüyorlar. (Trendview Raporu, Synovate, 2004)

Toplum olarak değer yargılarımız giderek maddiyat üzerine temelleniyor. Para sahibi olmanın ve bu gücü göstermenin popüler olduğu bir dönem yaşıyoruz. Bu dönem Türkiye’de 1980’li yıllarda başladı ve hala devam ediyor. Bu oluşumun nedenleri ve bu anlayışın ne kadar hüküm süreceğini – fevkalade önemseyerek- bir kenara bırakıyorum ve bu durumu bütün çıplaklığıyla olduğu gibi kabul ediyorum. Bugün içinde bulunduğumuz durum budur. Üstelik yaşadığımız ekonomik kriz, maddiyatla ilgili konuları hepimizin gündeminde daha da üst sıralara çıkarıyor.

Sadece geleceklerini kurmak isteyen gençler değil hepimiz nasıl bir hayat istediğimizi sorguluyoruz. Bu hayatı iyi yaşamak için ne yapmamız gerektiğini ve en akıllı seçimin hangisi olduğunu bilmek istiyoruz.

Madem çoğunluk maddiyat üzerine kurulu bir anlayışı benimsiyor, ben de bu durumu olduğu gibi kabul ederek hiç yargılamadan soruyorum: Para kazanmanın, zengin olmanın yolu nedir? Hangi işi yaparak para ve güç elde edilir? Madem kazanan, masadaki her şeyi - hem parayı hem sevgiyi hem de takdiri - kazanıyor, o zaman bunun reçetesi nedir?

Bence para kazanmanın çok sağlam bir reçetesi var. Bilmek ister misiniz?

Petrol zengini Arap Şeyhlerini bir kenara bırakırsak çok zengin olanların hayat öyküleri bize önemli yollar gösteriyor. Dünyanın en zengin kişilerinden biri olan Bill Gates nasıl zengin oldu ya da 1960’lara damgasını vuran Beatles grubunun zengin olmasının altında yatan nedenler nelerdir?

Cevap olarak hemen yetenek demeyin. Çünkü yeteneği olan herkes mutlaka çok para kazanmıyor. Etrafınızdaki yetenekli ama parasız arkadaşlarınıza bakın.

Üstün zekalı olmak da başarının ve para kazanmanın garantisi değil. Benim çevremde çok ama çok zeki olup hayatlarını ellerinden kaçırmış bir çok tanıdığım var.

Peki Para Kazanmanın Yolu Nedir?

Malcolm Gladwell’in geçen yıl sonunda (2008) yayınladığı “Outliers” kitabı bu sorunun cevabını veriyor. Başarılı olan herkes tutkusunun peşinden giderek başarılı olmuş. Bunlar kendilerini tutkularına o kadar kaptırmışlar ki sadece işlerini nasıl en iyi yapacaklarını düşünerek çalışmışlar.  Zevk alarak mutlulukla çalışmışlar. Çalışırlarken dünyayı unutarak çalışmışlar. Ama hepsi –istisnasız hepsi – yaptıkları işe en az    10 000 saat (on bin saat) kendilerini adamışlar.  Bu “on bin saat” rastgele bir rakam değil  her birinin hayatı incelendiğinde kolayca hesaplanabilecek bir rakam. Bu durum başarılı olan herkes için geçerli. Ünlü besteci Mozart da dahil

Gladwell’in “Outliers” kitabında bu tezi doğrulayan o kadar çok örnek var ki. Hem de sadece tek bir kaynaktan gelen örnekler değil bunlar. Değişik araştırmacılar  hep aynı sonuca varıyor: Tutkunun peşinden gideceksin.

Sigmund Freud’a hayatın anlamı sorulduğunda, “Sevmek ve çalışmak.” diye yanıtlamış. Oysa bizim önyargımız çoğu kez, “sevgi ve işi” yan yana getirmemize engel olur.

Prof. M. Csikszentmihalyi beni çok etkilemiş bir yazar. Sürdürdüğü araştırmalar, “yaptıkları işe yoğunlaşarak, derin bir zevk alan insanların” başarıyı ve mutluluğu yakaladığını kanıtlıyor. Yani kim olursanız olun ve hangi işi yaparsanız yapın anlamlı bir hayat için “kendinizi adayacağınız bir iş” yapmanız gerekiyor.

Csikszentmihalyi; dışarıdan gelecek ödülleri (para, şöhret) önemsemeden kendini tamamen adayarak yapılan her işin her koşulda mutluluk ve başarı getirdiğini kanıtlıyor.

İnsanların yaptıkları işe -kendilerini kaybedecek kadar – yoğunlaşmalarının nasıl bir şey olduğunu aslında hepimiz biliriz ve bunu zaman zaman yaşarız. Bu durumda kendimizi daha güçlü hissederiz. Daha dikkatliyizdir, hiç bir ayrıntı gözümüzden kaçmaz. Olaylar bizim kontrolümüzdedir. Yeteneklerimizin doruğuna çıkarız. Zaman duygusu ortadan kalkar: İşin ne zaman biteceğinin önemi yoktur. Ne kadar çok çalışırsak çalışalım yorgunluk hissetmeyiz aksine varsa başka sorunlarımız bile ortadan kalkar. Bu tarz bir yaşantı öylesine değerli olur ki ne kadar para kazanacağımızı hiç düşünmeyiz. Esas bu süreci yaşamak değerlidir.

Edward de Bono“Rekabet, aynı yarışta koşmayı seçmek demektir. Rekabetüstünde ise oyuncular kendi yarış alanlarını kendileri seçerler.” derken benzer bir yolu gösteriyor. Toplumun yönlendirmesiyle bir iş seçtiğimizde rekabeti kabul etmiş oluruz ama kendi yarış alanımızı tutkularımıza göre seçtiğimizderekabetüstü oluruz.

Tutkuların peşinden gitmek üzerine çalışan araştırmacılardan biri de Po Bronson. İki sene süren araştırmasında dokuz yüz kişiyle yaptığı derinlemesine görüşmeler sonucunda vardığı sonuçlar çok çarpıcı : Hayattaki çağrımızı, gerçek misyonumuzu bulduğumuz zaman başarıyı yakalayacağımız kesin.

Bronson’un araştırmalarında en sık karşılaştığı durum, insanların kendi misyonlarını bulamamış olmaları değildir. Aksine insanlar çoğu zaman ne yapmak istediklerini “içeriden” biliyorlar ama iş seçerken duruma “dışarıdan bakıp” kendi içsesleri yerine toplum yönlendirmesiyle karar veriyorlar.

Peki, Neden Kendi İç Sesimizi Dinlemekten Korkuyoruz ve Tutkularımızın Peşinden Gitmiyoruz?

  1.  Öncelikle bu sesi dinleyip kendi özgür yolumuzu seçmenin sorumluluğunu taşımaktan korkuyoruz.
  2. İç sesimizi dinlersek para kazanamayacağımızı düşünüyoruz ve bunu göze alamıyoruz.
  3. Para kazanma ve sevdiğimiz işi yapma konusunda kafamızda yanlış bir sıralama var. Yani önce para kazanmak için sevdiğimiz işi erteleyelim sonra nasıl olsa sevdiğimiz işi yapacağımız zaman gelir diye düşünüyoruz.
  4. Para kazanmanın özgürlüğe giden en kısa yol olduğunu zannediyoruz.
  5. “Hangi alanda başarılı olurum?” gibi yanlış bir soru sorarak işe başlıyoruz. Halbuki doğru soru “Hangi işi tutkuyla yaparım?” olmalı. Başarılı olacağınız alanı seçmek, yaptığımızla mutlu olacağımız anlamına gelmeyebilir. Soracağımız soru: “Ne yaparken kendimi kaybediyorum?” olmalı.

Kendi tutkularını bulmuş insanlar yaşları ya da statüleri ne kadar farklı olursa olsun birbirlerine benzerler: Gözleri parlar. Özgürdürler. Kendi zamanlarını nasıl kullanacaklarına kendileri karar verirler. En parlak fikirler onlardan çıkar. En zor sorunları onlar çözerler. Olağanüstü çaba göstermekten kaçınmazlar. Sanki sadece iş hayatında istedikleri yere gelmiş değil dünyada yerlerini bulmuş gibidirler. İş onlar için iş değil hayattaki varlık nedenleridir. İşin patronu kim olursa olsun yaptıkları işin gerçek sahibi onlardır.

Şimdi size para kazanmanın son derece yalın, iki maddelik reçetesini veriyorum:

1. Sizi hayata bağlayan en önemli tutkunuzun hangisi olduğunu keşfedin.  Hangi işi yaparak bu tutkunuzu gerçekleştireceğinizi hayal edin. Bu işi yaparken başkalarının ne düşüneceğini, gelirinizin ne olacağını boşverin. Bu iş sizin hayatınızın işidir, ona sıkı sıkıya sarılın.

2. Şimdi artık bu işte kendinizi kaybedecek ölçüde, on bin saat, çalışabilirsiniz. Evet on bin  saat. Sizden önceki bütün başarılı insanlar bunu yaptılar. Siz de bu işe; kendinizi unutacağınız, dünyayla bağınızı kopartacağınız kadar ön koşulsuz ve beklentisiz yoğunlaşın. Sonuç odaklı değil süreç odaklı hareket edin. Sonucu düşünmeden bu yoğunlaşmanın kendisinden üst düzey bir zevk alarak çalışın.

Sınırlı imkanlarla büyük engelleri aşmış, başlangıçta çevresindekiler tarafından hafife alınsa da yılmadan hayalinin peşinden koşmuş ve  başarıya ulaşmış bir çok insan var. Neden siz de onlardan biri olmayasınız.

Eğer başarmak istiyorsanız yapmanız gereken önce içinizde yanan ateşi keşfetmek sonra da yüreğinizi vererek o ateşin gösterdiği yolu takip etmek.

Bu yolculuğun bir sırrı var. Bu pek az kişinin bildiği bir sır: "Amacı para kazanmak olmayan, sadece tutkuları uğruna çalışanlar çok para kazanıyorlar."  Yukarıda adını andığım bütün yazarların vardıkları sonuç bunu doğruluyor. Zengin olmuş insanların hiç biri yola para kazanmak için çıkmamış. Hepsi tutkularının peşinden koşmuş. Kendilerini tutkularına adamışlar. Sonucunda ise istemedikleri, harcayamayacakları kadar para kazanmışlar. Bu neredeyse zengin olmuş herkes için geçerli.

Çelişkili gibi görünen bu sırrı bir kere daha söylemek istiyorum: Para kazanmak istiyorsanız para kazanmayı hedeflemeyin! Eğer siz tutkunuzun peşinden giderseniz para da sizin peşinizden gelir.

Temel Aksoy'un kaleme aldığı bu değerli makaleyi girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!


26 Nisan "Dünya Fikri Mülkiyet Günü" Farkındalık Açıklaması

$
0
0

Bünyesinde farklı sektörlerden, dünyanın önde gelen birçok markasını barındıran Marka Koruma Grubu’nun 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada;  fikri mülkiyet haklarının sürdürebilir yatırım ortamı, adil rekabet koşulları, ekonomik ve toplumsal gelişim için kritik olduğu ifade edildi. Dünya ekonomisinin küreselleşmesine paralel olarak “ulusal rekabet gücü” kavramının giderek daha fazla önem kazandığını belirten Marka Koruma Grubu, fikri ve sınai mülkiyete dayalı ekonomilerin küresel rakipleri karşısında üstünlük elde ettiğini vurguladı.

Marka Koruma Grubu’nun Açıklamasında Şu Görüşlere Yer Verildi:

“Türkiye 2023 yılında iki trilyon dolar milli gelir, beş yüz milyar dolar ihracat, yüzde üç Ar-Ge yoğunluğu ve en az 10 küresel marka oluşturmayı hedeflemektedir. Bunun için Türkiye’nin yenilikçiliği, teknoloji transferini teşvik eden, inovasyon odaklı bir ekonomiye geçmesi kaçınılmazdır. Böylesi bir dönemde; marka, patent ve telif gibi tüm fikri ve sınai hakların ve sahiplerinin  korunduğu; sahte, taklit, korsan ve kaçak dahil tüm yasadışı ürünlerin üretim ve ticaretinin engellendiği bir yasal çerçeve şarttır.

Bugün ülkemizde taklit ve korsanın yıllık ekonomik değerinin 10,6 milyar dolar düzeyine ulaştığı ve bunun gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde birinden fazlasına denk geldiği, ayrıca kaçak dolayısıyla uğranılan kaybın milyarlarca dolar olduğu düşünüldüğünde, markaların karşı karşıya olduğu tehdit açık olarak görülmektedir. Özellikle uluslararası yatırımcıların ve markaların Türkiye’yi dikkatle takip ettiği, iş ve yatırım stratejilerini belirlerken değerlendirdiği böylesi bir dönemde, hak sahiplerinin yatırımlarını koruyabildiği bir iş ortamı “ulusal rekabet gücü” açısından önemlidir. Hem mevcut markaları güvence altına almak, hem yeni markalar inşa etmek, hem de ülke ekonomisini ve tüketicileri yasadışı ticaretin etkilerinden korumak için fikri mülkiyetin korunmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kapsamlı politikaların geliştirilme sürecinde iş dünyasının görüşlerinin önemli olduğunu ve sektörlerin katkı sağlayabileceğini özellikle belirtir, 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Gününü kutlarız.”

Patent ve Marka Vekilleri Derneği (PEM), 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada Dünya Ticaret Örgütü’nün TRIPS (Fikri Mülkiyet Haklarının Ticaretle  İlgili Yönlerine  İlişkin Anlaşma) anlaşması dolayısıyla dünya genelinde fikri ve sınai hakların korunmasının büyük önem taşıdığını belirterek, bu konunun özellikle son dönemde Türkiye için de öncelikli konulardan biri haline geldiğini ifade etti. Patent ve Marka Vekilleri Derneği’nin yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Fikri Haklar konusundaki çalışmaları 1980’lere kadar uzanan Türkiye, günümüzde bu alanda dünyadaki önemli aktörler arasında yerini alma yönünde ilerliyor. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı tarafından yakın zamanda yayımlanan Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri raporu da bunun göstergelerinden biridir.

Bugün Türkiye, Avrupa’da marka başvurularında birinci, tasarım başvurularında ikinci, patent başvurularında ise sekizincisıraya yükselmiştir. Dünya genelinde patent başvurularındaki artış yüzde beş  civarındayken, Türkiye son beş  ‐  altı yılda yerli patent başvurularında yüzde yirminin üzerinde artış  sağlamayı başarmıştır.

Geldiğimiz noktayı daha da ileriye götürebilmek için; markaları ve patentleri ilgilendiren düzenlemelerimizin, kamunun ve endüstrinin ihtiyaçlarını eşit  şekilde gözeten, ekonominin fiziki olmayan bu değerlerine zarar vermeyecek bir anlayışla geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Hak sahiplerinin marka ve patentlerini tam ve etkin  şekilde kullanabilmesini sağlamak, kuşkusuz ülkemizin uluslararası arenadaki gücünü arttıracak ve fikri mülkiyet alanındakisaygınlığına önemli katkısağlayacaktır. Bilindiği üzere bugün yürülükte olan sınai mülkiyet mevzuatımız 1995 yılında yürürlüğe girmiştir.

Bugüne kadar geçen süre içindeki uygulamalarda ortaya çıkan sorunlar ve dünyadaki gelişmeler de dikkate alınarak mevzuattaki eksikliklerin giderilmesi için TBMM’de görüşülmekte olan bir Kanun Tasarısı bulunmaktadır. Tasarı bugün uygulamada mevzuat kapsamında yaşanan sorunları önemli ölçüde gidermeye yönelik hükümler içermektedir. Tasarı ile  İncelemesiz patent sisteminin kaldırılması ve faydalı model başvurularına araştırma raporu zorunluluğu getirilmesi Türkiye’deki patent ve faydalı model kalitesinin artmasını sağlayacaktır. Ancak sözkonusu Kanun tasarısı özellikle patent ve marka vekillerinin barolar veya meslek odaları gibi birlik veya oda yapısında kurumsallaşmasına ve disiplinine ilişkin yasal düzenlemeleri kapsamaması nedeniyle önemli bir eksiklik içermektedir.

PEM olarak; teknolojik gelişmelerin önünü açan, buluş geliştirme inisiyatifini çoğaltan, mevcut marka ve patentler ile bunlara yapılan yatırımları koruyarak potansiyel yeni yatırımcılara da olumlu mesajlar veren, fikri mülkiyet alanındaki meslek dallarının gelişmesine imkan tanıyan politikaların oluşturulmasını diliyoruz. Bu yönde politikalar, tüketiciyi de sahte, taklit, korsan, kaçak gibi tehditlerden koruyacak, ekonominin önemli değerlerini temsil eden marka ve diğer fikri haklardan gördüğü faydayı artıracaktır. Bu vesileyle, Patent ve Marka Vekilleri olarak entellektüelsermayenin önemine dikkat çeken bu anlamlı günü kutluyoruz.”

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Türkiye, 1.5 Trilyon Dolarlık Pazarda Artık 'Ben de Varım!' Diyor!

$
0
0

Türkiye’nin ileri teknoloji endüstrisine hizmet edecek ilk test merkezi İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde kuruldu. İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi bünyesindeki hassas ölçme laboratuvarı ile Türkiye artık yerli ‘chip’ üretebilecek, 1,5 trilyon dolar büyüklüğündeki dünya elektronik pazarında artık “ben de varım” diyebilecek.

Alanında dünyanın en güncel merkezleri arasında yer alanİTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı, aynı zamanda beyin göçünü de durdurabilecek, hatta tersine döndürebilecek. İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı alt yapısı kullanılarak tamamen İTÜ mühendisleri tarafından geliştirilen yerli chip ise milli proje olan insansız hava aracı ANKA’da kullanılacak.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektrik Elektronik Fakültesi bünyesinde kurulan İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı, İTÜ Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenin ardından hizmete açıldı. VLSI alanında Türkiye’de ilk adımları atan Prof. Dr. Duran Leblebici’nin adı verilen İTÜ VLSI LABs Duran Leblebici Ölçme Laboratuvarı’nın açılış töreni, basın toplantısı sonrasında İstanbul Teknik Üniversitesi ile Agilent Technologies ve SPARK arasında işbirliği sözleşmesinin imzalanmasının ardından gerçekleştirildi. İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Öğretim Üyeleri ve İTÜ VLSI LABs kurucuları Yrd. Doç. Dr. Devrim Aksın ve Yrd. Doç. Dr. Türker Küyel’in evsahipliği ve Agilent Technologies Başkan Yardımcısı, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Genel Müdürü Benoit Neel, SPARK Yönetim Kurulu Başkanı Aslıhan Yarkut ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu’nun katılımı ile gerçekleştirilen tören, devlet, akademi, bilim ve iş dünyasının yanı sıra yabancı üniversite ve şirket yetkililerini de buluşturdu.

“İTÜ’nün Akademi ve Bilim Dünyasına Son Katkısı; İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı”

Açılış töreninde konuşanİTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, İTÜ’nün ulusal ve uluslararası platformlarda akademik ve bilim alanlarındaki katkılarını da vurgulayarak, İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın önemine değindi. Prof. Dr. Karaca, “İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı ile, akademik açıdan daha nitelikli bilimsel araştırma ve yayınların yapılmasının önü açılmış oldu. Eğitim öğretim kalitesine doğrudan etki edecek olan bu proje, İTÜ’nün dünya çapındaki mevcut yüksek güvenilirlik ve saygınlığını daha da artıracaktır. Ayrıca bu durum, İTÜ’nün uluslararası bilim dünyasıyla entegrasyonunu da geliştirecektir. İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı, İTÜ’nün bugüne kadar Türkiye’ye ve dünyaya birçok alanda yaptığı önemli katkılara bir yenisini daha ekleyecektir. Önümüzdeki süreçte, bugüne kadar ‘ilk FM yayını’, ‘ilk TV yayını’, ‘ilk tümleşik devre’ gibi ilklerde öncü olanİTÜ’nün, bu konulardaki bilimsel öncülüğünü sürdürmesi ve anılan stratejik teknolojiler için uluslararası bir cazibe merkezi haline gelmesi sağlanmış olacaktır” şeklinde konuştu.

Ülke Kalkındıran Teknoloji: VLSI

Yüksek katma değerli VLSI teknolojisinin önemine değinenİTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Devrim Aksın da, “İstisnasız tüm sektörlerde her türlü üründe yer alan VLSI teknolojisi, tıptan uzay çalışmalarına, ev aletlerinden cep telefonlarına kadar çok geniş bir yelpazede binlerce çeşit üründe bulunuyor. Dolaylı katkılarının yanı sıra 1,5 trilyon dolarlık doğrudan bir pazar büyüklüğü söz konusu. Yüksek katma değerli VLSI teknolojisi; ülke kalkındırabilen boyutları ile ekonomik katkılarının yanı sıra ülkelere uluslararası arenada prestij sağlayan güç sağlayan bir teknoloji. Bugün ABD, Japonya, Almanya, Güney Kore gibi ülkeler, VLSI teknolojisi ile sıçrama yaratmış, önemli kazanımlar elde etmişlerdir” şeklinde konuştu.

Türkiye, 1,5 Trilyon Dolarlık Pazara Girebilecek

İleri teknoloji konusunda ürün ve bilgi üretilebilmesi için; ‘tasarım’, ‘üretim’ ve ‘test olmak üzere üç temel sacayağına ihtiyaç duyulduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Devrim Aksın, “Tasarım yapabilecek gerekli bilgi birikimine ve yazılımlara sahip olmak, üretim sürecine erişebilir olmak ve ürünlerin ölçülebilmesi, test edilebilmesi, günümüzde ticari ve bilimsel yüksek performanslı elektronik ürünlerin geliştirilmesini mümkün kılıyor.

Kurmuş olduğumuz İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı, Türkiye’de eksik olan test ayağını tamamlıyor. Yüksek performanslı hassas ve doğru ölçme olanağı sunacak İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı sayesinde Türkiye, artık kendi ileri teknolojisini üreterek, yüksek katma değerli 1,5 trilyon dolarlık dünya elektronik pazarına daha güçlü girebilecek. Türkiye, artık üretebileceği ileri teknolojileri ile 1,5 trilyon dolarlık pazarda payını yükseltecek” dedi.

Laboratuvarda Yerli Chip ANKA İçin Üretildi

İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı ile Türkiye’de artık yerli ‘chip’ üretilebileceğini de belirten Yrd. Doç. Dr. Aksın, “Laboratuvarımız bu konuda ilk meyvesini verdi. Tamamen İTÜ’lü mühendisler tarafından ve İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı kullanılarak geliştirilen chip, Türkiye’nin insansız hava aracı ANKA’da kullanılmak üzere ASELSAN’a transfer ediliyor. Tasarımı bitti, transfer aşamasına geldi. Gerekli sertifikasyonun sağlanmasının ardından milli projemiz ANKA’da kullanılacak” açıklamasında bulundu.

Dünyanın En Güncel, En İyi Laboratuvarı

İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı, alanında dünyanın bilinen en güncel, en iyi laboratuarlarından biri olduğunu da belirten Yrd. Doç. Dr. Türker Küyel, “İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı; 2013 yılı itibari ile dünyanın en hassas ve en doğru ölçümlerini yapan cihazlarla kuruldu.M.I.T., Stanford, U.C. Berkeley, U.C.L.A. gibi çok önemli üniversitelerde, bu tür kabiliyetlere sahip benzer laboratuvarlar nadir de olsa var. Ancak İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı son derece güncel. Bilindiğim kadarıyla daha günceli yok” dedi. Yrd. Doç. Dr. Küyel, uluslararası arenada önemli üniversiteler ve şirketlerin işbirliği isteklerinin de,İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın dünya çapındaki önemini ortaya koyan unsurlardan biri olduğuna dikkat çekti. VLSI tasarımındaki dünyanın en büyük yazılım şirketlerinin, yıllık bedeli milyonlarca dolar tutan yazılımlarını İTÜ’ye sembolik bedellerle verdiklerine de dikkat çeken Türker Küyel, “Bu durum, İTÜ’de verilecek hizmete, eğitime ve mezun olacak öğrencilere olan uluslararası güveni de ortaya koyuyor” dedi

Beyin Göçünü Durduracak, Tersine Çevirecek

İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın, ekonomik katkılarının yanı sıra Türkiye’de yenilik içeren fikirlerin sayısını artırarak, bilimsel üretkenlik, patent sayısı ve kalite çıtasını da yukarı taşıyacağına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Türker Küyel, “Bu laboratuvarı; VLSI alanında 35 senenin üzerinde ABD iş tecrübesi sahip, 16 patente, onlarca konferans bildirisi ve makale ile uluslararası ödüle sahip bir kadro kurdu ve yönetiyor. Böyle bir laboratuvarın varlığı, böyle bir alt yapının olması; Türkiye’de dünya çapında araştırma geliştirme yapılmasına olanak sağlayacak. Yurtdışındaki araştırma ortamını İTÜ’de sağlandığımız için beyin göçünü engelleyecek hatta tersine çevirecek. Çünkü, ABD’deki ya da diğer ileri ülkelerdeki araştırma altyapısı artık İTÜ’de de var” diyerek, İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın beyin göçünü tersine çevirmesine ilk örneklerin de; çalışma arkadaşı Yrd. Doç. Dr. Devrim Aksın ve kendisi olduğunu belirtti.

Türkiye, VLSI Pazarına Hızla Girecek, Güçlü Bir Şekilde Gelişecek

Türkiye’nin, zaten yakından takip ettikleri ve çok inandıkları bir ülke olduğunu belirten Agilent Technologies Başkan Yardımcısı, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Genel Müdürü Benoit Neel ise “Türkiye’de nitelikli bilim insanı var. Türkiye, gerekli ekonomik güç ve kabiliyete sahip bir ülke. Türkiye’nin, VLSI pazarına hızla gireceğine ve güçlü bir şekilde gelişeceğine olan inancımız tam. Bu noktada Agilent Technologies olarak, Türkiye’de VLSI teknolojisinin önündeki bu en önemli engelin kaldırılmasına katkıda bulunmaktan,İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın sürdürülebilir olmasına destek olmaktan gurur duyuyoruz” dedi. İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın Agilent Technologies için önemli bir prestij kaynağı olduğunu da belirten Benoit Neel, “İTÜ gibi önemli bir üniversite ile işbirliği yapmaktan son derece memnunuz. Bu işbirliğimizin kalıcı olmasını istiyoruz. Bu laboratuvarın 10 sene sonra da güncel yetenekle ve kabiliyetle hizmet verebilmesi için işbirliğimizi geliştiriyoruz” açıklamasında bulundu.

Laboratuvarın Güncelliği ve Sürdürülebilirliği SPARK Kalibrasyon Merkezi Güvencesinde

İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın sürdürülebilirliği ve devamlılığında Agilent Technologies ile birlikte önemli bir sorumluluk üstlenen SPARK Yönetim Kurulu Başkanı Aslıhan Yarkut da, “Türkiye’de bu konuda gerekli altyapı eksikliğini de yine biz gidermiş ve SPARK Kalibrasyon Merkezi’ni kurmuştuk. SPARK Kalibrasyon Merkezi, maddi açıdan da önemli ve büyük bir yatırım olması ile birlikte gerekli sisteme, teknolojiye, kalifiye işgücüne, bilgi birikimine ve güncelliğe sahip olarak, salt Türkiye’de değil, geniş bir coğrafyada hizmet verebilen yegane merkez konumunda.

Dünyanın en önemli sertifikalarına sahip, SPARK’ın teknolojik altyapı ve uzman personeli ile alanındaki köklü geçmişi ile SPARK Kalibrasyon Merkezi, İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın sürdürülebilirliğini sağlamada en büyük gücümüz olacak” dedi. İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın, verecekleri bakım, onarım ve kalibrasyon destekleri ile yıllar boyunca güncel kalmasını, doğru ve hassas ölçüm yapmasını sağlayacaklarını belirten Aslıhan Yarkut, “Bununla birlikte bir uzman personelimiz, İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nda tam zamanlı olarak hazır bulunacak. Agilent Technologies’te staj imkanı da sağlanacak işbirliği kapsamında; tez jürisinde de yer alacak Agilent uzmanları, öğrencilere seminerler verecekler, workshop’lar düzenlenecek” dedi.

Prof. Dr. Duran Leblebici Hizmete Açtı

Konuşmalar ve imza töreninin ardından İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı, adını taşıdığı Prof. Dr. Duran Leblebici tarafından kesilen kurdele ile birlikte resmen hizmete açıldı. VLSI alanında Türkiye’de ilk adımları atan bilim dünyasının duayen ismi Prof. Dr. Duran Leblebici, bir zamanlar öğrencileri olan bilim insanları tarafından bu laboratuvarın kurulması ve kendi isminin verilmesinden ötürü duyduğu mutluluğu dile getirdi. Laboratuvar, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca ve Prof. Dr. Duran Leblebici tarafından kurdele kesilerek hizmete açıldı.

Kalkınma Bakanlığı ve Aselsan Fonları, Agilent ve SPARK İşbirliği İle Kuruldu

İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı, Türkiye’nin ileri teknoloji geliştirme stratejileri ile uyumlu olarak, büyük oranda Kalkınma Bakanlığı ve kısmen Aselsan A.Ş. fonları ile hayata geçirildi. Türkiye’nin ileri teknoloji alanında önünü açacak olan laboratuvar, Dünya elektronik sanayinin test ve ölçme ihtiyacını karşılayan markaların başında gelen Agilent Technologies ve bu markanın Türkiye distribütörü SPARK Şirketler Grubu’nun, teknolojik ve lojistik desteği ile kuruldu. Bu destek çerçevesinde, İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı ile Agilent Technologies ve Türkiye distribütörü SPARK arasında stratejik ortaklık mekanizması da geliştirildi.

Ülke Kalkındıran Teknoloji: VLSI

Binlerce transistörün tek bir chip üzerinde birleştirilmesiyle tümleşik devrelerin oluşturulmasını sağlayan VLSI (Very Large Scale Integration - Çok Geniş Ölçekli Tümleştirilmiş Devre) teknolojisi, yüksek katma değer yaratan elektronik ürünlerin üretiminin temelini oluşturuyor. VLSI teknolojisi, geçtiğimiz otuz yıllık süreç içerisinde ABD, Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkelerin kalkınmasındaki en önemli faktörlerden biri oldu. Bu teknoloji sayesinde ABD’nin önde gelen birçok şirketi, 10–20 yıllık bir büyüme sürecinin sonunda milyar dolarlık büyüklüklere ulaştı.

Türkiye’de Yeni Bir Başlangıç Yaratacak.

İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi bünyesinde kurulan İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı ile Türkiye kendi ileri teknolojisini geliştirebilecek, elektronik ürünlerini üretebilecek. Türkiye'nin bu kapsamdaki ilk laboratuvarı olma özelliğini taşıyanİTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı’nın kadrosu, daha önce ABD’de benzer laboratuvarları kuran deneyimli Türk bilim adamlarından oluşuyor.

Uzaktan Ölçüm Yapabilecek, Özgün Teknolojiler Geliştirilecek

Laboratuvarın en büyük faydalarından biri de Türkiye’de dışa bağımlılığı azaltan ileri teknolojinin üretilebilecek olması. Hassas ve doğru ölçüm hizmeti veren İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı ile özellikle mikro elektronik ve mikro dalga alanında faaliyet gösteren şirketlerin yüksek performanslı elektronik sistemlerinin üretimi konusunda yenilikçi projelere imza atması hedefleniyor. Ayrıca böyle bir laboratuvarın ülke içerisinde bulunması, ürünlerin test maliyetlerinin düşmesini sağlayacak. Bu sayede, yeni fikir ve ürünler için cesur adımların atılacağı Türkiye’de, Ar-Ge ve üretim maliyetleri azalarak, Türk şirketlerinin dünya çapındaki rekabet gücünün artması sağlanacak.

Kurulan laboratuvarın önemli bir diğer özelliği ise; kullanıcıların fiziksel olarak merkezde bulunmasına gerek olmadan, otomasyon yazılımı ve uzaktan erişim olanaklarının kullanımına olanak sağlayan “sanal laboratuvar işletme kavramı” ile kurgulanması.

İTÜ VLSI Ölçme Laboratuvarı hakkında daha fazla bilgi için web adresi olan www.vlsi.itu.edu.tr 'yi ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Web 3.0 İstanbul Konferansı’nda Gelecek Masaya Yatırıldı

$
0
0

Dijital pazarlamada, sosyal medyada ve yeni ekonomide geleceğin trendleri, başarı öyküleri ve gücü Web 3.0 İstanbul Konferansı’nda masaya yatırıldı. Ajans, şirket, basın ve akademi dünyasından uzman konuşmacılar tarafından yapılan sunumlar katılımcılara Web 3.0 dünyasının haritasını çizdi.

Dijital pazarlama alanında “geleceği şekillendiren” profesyoneller, sektör duayenleri, uzman akademisyenler, öğrenciler ve dijital pazarlama iletişimine ilgi duyanlar 16 Nisan Salı günü İstanbul Sabancı Müzesi The Seed Etkinlik Merkezi’nde düzenlenen Web 3.0 İstanbul Konferansı’nda buluştu. Alanlarında uzman konuşmacıların “geleceği şekillendirmek” temasını tartıştığı etkinlik, teknolojinin en yenilikçi operatörü Avea ana sponsorluğunda düzenlendi.

“Büyük Veri” Pazarlamayı Dönüşüme Uğratıyor

Etkinliğin açılış konuşmasını “Taşlar Yerinden Oynarken – Dijital Pazarlamanın Kuralları” kitabının yazarı, gazeteci, Yardımcı Doçent Doktor Fatoş Karahasan yaptı. Karahasan 80’li yıllardan bu yana internet dünyasında yaşanan değişimi ve dokunmatik ekranlar gibi insanların duyu organlarına hitap eden teknolojileri vurgularken, Büyük Veri kavramının öneminden bahsetti. “Kimsenin artık internetsizliğe tahammülü yok” diyen Karahasan, herkesin mobil olma çabasında olduğu bir çağda pazarlama yöntemleri ve tüketiciye erişim yollarının şartlara ayak uydurması gerektiğine dikkat çekti.

Büyük Verinin Ana Bileşenleri İçerik, Bağlantı ve Büyük Veri

Etkinlikte konuşan Avea Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Yardımcısı Dehşan Ertürk, mobilde yaşanan “akıllanmanın” tüketici alışkanlıklarına etkisinin altını çizdi. Tüm dünyada tartışılan Web 3.0 kavramının net bir tanımı olmadığını ifade eden Ertürk, Web 3.0’ın içerik, bağlantı ve büyük verinin bir bileşimi olduğunu belirtti.

Müşterilerin profil bilgileri ve mobil ortamda yaptıkları arama sonuçlarının derlenmesinin operatörler için son derece zengin bir veri sunduğunu belirten Ertürk, “Mobilde doğru aksiyonu ve promosyonu doğru zamanda yapmanız ve bunun için de bilgiyi daha doğru alabilmeniz gerekir” diyerek veri analizinin önemine değindi. Akıllı telefonların yalnızca bilgilendirme değil ticareti ödemeye bağlayan bir sonlandırma platformu olduğunu belirten Ertürk, akıllı müşteriler için akıllı taktikler geliştirilmesi gerektiğinin de altını çizdi.

Haritada Kaybolanlar

Online pazarlama şirketi Yellow Medya Genel Müdürü Trever Nadeau, etkinlikte yaptığı konuşmada lokasyon bazlı servislerin geleceğin pazarlama uygulamalarındaki öneminden bahsetti. Haritada bulunabilirliğin kurumlar için önemini aktaran Nadeau, bir kuruma ait erişim bilgilerinin Google, Yandex ve TomTom gibi platformlarda yer alması gerektiğini kaydetti.

Herkesin Bir Hikâyesi Var!

Adobe Dijital MedyaÇözüm Danışmanı Barış Özcan, etkinlikteki konuşmasında görsellik ve hikâyenin pazarlamadaki önemine değindi. İlk çağlarda mağara duvarlarındaki resimlerle kurulan iletişimin binlerce yıl sonra hikâye anlayış biçimi ve görselleştirme ile değişime uğradığını ifade eden Özcan, Instagram gibi görselliğin gücünü kullanan platformların bu süreçte edindiği öneme dikkat çekti.

Bu İşin Kralı İçerik

Milliyet Reklam Grup Başkanı Savaş Yılmazer, konuşmasında Web 3.0 kavramının yayıncılık ve medya üzerindeki etkilerinden bahsetti. İçeriğin ve bağlamın pazarlama ve reklamda “kral” konumunu koruduğunu ifade eden Yılmazer, içeriğin anlamlandırılıp kullanıcılara anlamlı birer veri olarak sunulması gerektiğinin altını çizdi.

Tahmin Edilemeyen Fiyatlandırmalar

Unilever Gıda Pazarlama Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin, konuşmasında dünyadaki nüfus artışının merkezinde yer aldığı küresel dengesizliklere değindi. Her yıl dünya nüfusuna 77 milyon yeni kişinin eklendiğini belirten Seçkin, 7 milyarlık dünya nüfusunun 1 milyarının aç, diğer 2 milyarının da yetersiz beslendiğini belirtti. Küreselleşmenin yarattığı fiyat dalgalandırmalarının etkisine de değinen Mustafa Seçkin, “Arjantin’in kuraklığı bizim gıda ürünlerimizin fiyatını etkiliyor” dedi. Dünya kaynaklarındaki azalmaya da dikkat çeken Seçkin, söz konusu kıtlıkların dünya ekonomisinde tahmin edilemeyecek fiyatlandırmalar yaratacağını sözlerine ekledi.

Dijital Kullanıcının Alışveriş Yolculuğu

GfK Türkiye Genel Müdürü Fulya Durmuş, yeni gelişen bir kavram olan “dijital tüketicinin” alışveriş yolculuğunu Web 3.0 katılımcılarına aktardı. Tüketicinin alışveriş yolculuğunun marka ile ilk tanıştığı anda başladığını belirten Durmuş, dijital teknolojilerin gelişmesiyle tüketicilerin teknoloji, ürün ve markalar ile bir araya geldikleri platformların artan önemine dikkat çekti.

Bankacılığın Dijital İhtiyaçlara Bakışı

DenizBank Dijital Kuşak Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Murat Çelik, bankacılığın dijital ihtiyaçlara bakış açısını anlattı. Dijital devirde değişen tüketici ihtiyaçlarına bankaların yerinde çözüm üretebilmesinin önemini vurgulayan Çelik, bankaların eskiden müşteri yoğunluğunu barındıran yerlerde şube açtıklarını, şimdi ise müşterilerin “dijital” olarak yoğunluk oluşturdukları yerlerde sanal şube açılışına önem verdiklerini belirtti. Çelik, Facebook’tan para transferinin de bu ilke çerçevesinde hayata geçirildiğini söyledi.

Benimle Oynar Mısın?

Etkinlikte konuşan Tevitöl Öğrencisi Mehmet Yıldız, bilgisayar oyunlarının genç kuşaklar için önemini ve etkisini anlattı. Yeni neslin bilgisayar oyunlarının sunduğu multimedya deneyimine çok daha genç yaşta dahil olabildiğini anlatan Yıldız, oyunların çocuklara kendilerini gösterme fırsatı yarattığını ve herkesin isteğine, duygusuna göre tasarlanan oyunları deneyimleme şansı yakaladıklarını söyledi.

Global Ödeme Pazarının 3 Ana Trendi

Bankalararası Kart Merkezi Genel Müdürü Soner Canko ise etkinlikte ödeme yöntemlerinin tarih boyunca geçirdiği değişimleri katılımcılara aktardı. Canko, global ödeme pazarının 3 ana trendini dijital ödeme kanallarının kullanımı, finans dışı sektörlerden oyuncuların etkisi ve ön ödemeli kartlar olarak açıkladı.

Konferans ile ilgili ayrıntılı bilgi için www.web30istanbul.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Kurumsalhaber kaynaklı alıntı haberimizi dijital pazarlama ile ilgilenen girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Boğaziçi Bilişim Ödülleri İle Bilişimin En İyileri Seçiliyor!

$
0
0

Compec ilk kez bu sene bilişimin "en"lerini seçmeye hazırlanıyor. Boğaziçi Bilişim Ödülleri en iyi e-ticaret sitesinden, sosyal medyada en aktif sanatçıya; en iyi internet servis sağlayıcısından en çok gelecek vaad eden girişime kadar 16 farklı kategoride en başarılı kişileri ve firmaları belirleyecek. Siz de bu zamana kadar kullandığınız hizmetleri ve ziyaret ettiğiniz internet sitelerini ödüllendirmek için 11 Mayıs saat 23:59'a kadar oy kullanabilirsiniz.

Nedir?

Boğaziçi Bilişim Ödülleri, Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Kulübü (COMPEC) tarafından bu sene ilk kez düzenlenecek olan ve bilişim sektöründe faaliyet gösteren kişi ve kuruluşların halk, jüri ve bilişim kulüpleri tarafından oylanacağı bir yarışma.

Neden?

COMPEC, bilişim sektöründe tam anlamıyla bağımsız ve objektif bir yarışmanın olmadığını düşünüyor. Böyle bir yarışma düzenleyerek, bilişim alanında çalışanları yine bilişim sektöründe olanların ödüllendirmesini sağlamak istiyor.

Nasıl?

Yarışma Halk Oylaması, Jüri Oylaması ve Bilişim Kulüpleri Oylaması şeklinde 3 farklı oylamadan oluşuyor. Halk Oylaması herkesin katılımına açık. Jüri Oylaması, özenle seçilmiş bir jüri tarafından gerçekleştirilecek. Bilişim Kulüpleri oylaması ise üniversitelerin Bilişim Kulüplerinin oyları ile gerçekleşecek. Oylama süresi sonunda bütün bu oylar belli yüzdelerle çarpılıp toplanacak ve her kategoriden bir tane kazanan belirlenecek.

Ne Zaman:Oylama 11 Mayıs 2013 saat 23:59'a kadar devam edecek. Kazananlar 21 Mayıs 2013'te Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleşek ödül töreninde açıklanacak.

Nerede:Ödül töreni Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü'nde bulunan BÜMED binasında, davetli misafirlerin katılımıyla gerçekleştirilecek.

Yarışmaya oy vermek için www.bogazicibilisimodulleri.com/oylama sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

İnternet'in Kalbi 16 Mayıs'ta Startup İstanbul'da Atacak!

$
0
0

Türkiye’nin dört bir yanından gelen girişimciler, Türkiye’nin önde gelen Melek Yatırımcıları ve Yatırım şirketleriyle 16 Mayıs’ta Çırağan Palace Kempinski’de Etohum tarafından düzenlenecek olan Startup İstanbul‘da buluşuyor.

Etohum, bu kez yeni ekonominin en önemli aktörlerini, girişimcilik dünyasının merkezi İstanbul’da buluşturuyor. TEB Özel Bankacılık ve TEB Melek Yatırım Platformu ana sponsorluğunda 16 Mayıs’ta Çırağan Palace Kempinsky’de düzenlenecek Startup İstanbul etkinliği, Türkiye ve dünya çapındaki en güncel gelişmeleri aktarırken, aynı zamanda internet sektöründe ön plana çıkan en etkili girişimleri de mercek altına alacak.

Tüm yıl boyunca Etohum aşamalarını başarıyla geçmiş ve binlerce başvuru arasından sıyrılarak sektörde ön plana çıkmış girişimciler, katılımcılara ve ekosisteminin ayrılmaz bir parçası olan melek yatırımcılara kendilerini ve yenilikçi fikirlerini çeşitli sunumlarla anlatacak.

Etkinlik Programı

08:00 - 09:00 Registration & Breakfast
09:00 - 09:05 Welcome Speech - Burak Buyukdemir
09:05 - 09:10 Gökhan Mendi - TEB Retail and Private Banking
09:10 - 09:15 Ali Arslan - Undersecretariat of Treasury
09:15 - 09:45 Interview and Q&A - Angel Investing and Governmental Support
                    Ali Arslan - Undersecretariat of Treasury
                    Ali Rıza Kayar - Undersecretariat of Treasury
09:45 - 10:00 Paul Doany - Doany Partners
10:00 - 10:15 Hanzade Doğan - Doğan Holding
10:15 - 10:45 Networking Break
10:45 - 11:00 Hasan Aslanoba - Aslanoba Gıda
11:00 - 11:15İzi Adato - N11 Doğuş Grubu
11:15 - 12:00 Panel: Investor's view
                    Moderator: Arda Kutsal - Webrazzi
                    Barış Aksoy - Intel VC
                    Cenk Bayrakdar - Revo Capital
12:00 - 14:30 Lunch & Networking
14:30 - 15:30 Startup Pitches
15:30 - 16:30 Closing & Networking

Pozitif TVüzerinden internette canlı yayınlanacak Etohum Startup Istanbul hakkında ki diğer detaylara www.startupistanbul.comadresinden ulaşabilir, etkinlik kaydınızı buradan gerçekleştirebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

1512 Girişimcilik Aşamalı Destek Programı Başvuruları Başlıyor!

$
0
0

TÜBİTAK; girişimcilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, kuracakları Ar-Ge potansiyeli olan firmalarda ticari değeri yüksek ürün ve hizmetlere dönüştürebilmeleri için, fikir aşamasından pazara kadar olan faaliyetlerini 1512 Bireysel Girişimcilik Aşamalı Destek Programıile destekliyor. Bu desteklerin 2013 başvuruları ise başlıyor..

Program çağrıları ve alınacak olan başvurular kapsamında; herhangi bir konu ayrımı gözetilmeksizin, tüm teknoloji alanlarında yenilik odaklı, ticari değeri yüksek ürün ve hizmetlere dönüşebilecek iş fikri başvuruları kabul ediliyor.

İşte aşama aşama süreçler;

1. Aşama: İş fikrinin iş planına dönüştürülmesi

  • Girişimci gençlerin hayallerini teknoloji tabanlı bir iş planına dönüştürmesi için fırsat oluşturuluyor
  • İş planı hazırlama ve girişimcilik eğitimi sağlanıyor,
  • Bilgi günleri, web seminerleri, e-posta destekli iş rehberliği sağlanıyor.

2. Aşama: Şirketleşme ve teknolojik doğrulama

  • 100. 000 TL’ye kadar geri ödemesiz sermaye desteği sağlanıyor,
  • Her firmaya özel ayrı bir iş rehberi belirleniyor,
  • Alanında uzman izleyici denetimi periyodik olarak sağlanıyor,
  • Girişimcinin iş fikrini teknolojik olarak doğrulaması, 12 aylık süre sonunda tamamlanıyor,
  • Ön prototip, demo, benzetim, yazılım algoritması gibi ilk çıktılar alınıyor.

3. Aşama: TÜBİTAK 1507 Destek Programı

  • Ar-Ge ve ynilik odaklı 550.000 TL’ye kadar proje bütçesine, %75 geri ödemesiz destek sağlanıyor,
  • Proje sonucunda firmadan, ticarileşme potansiyeli olan bir prototip oluşturması bekleniyor.

4. Aşama: Ticarileştirme

  • Proje pazarlarıyla, desteklenen firmalar sektörün önde gelen üreticileri ve potansiyel müşterileri biraraya getiriliyor,
  • Program, desteklenen firmaların melek yatırımcılara ve girişim sermayesi kaynaklarına erişimi kolaylaştırmayı sağlıyor.

2013 Yılı Çağrı Takvimi

2 Mayıs - 3 Haziran 2013: 1. Aşama İş Fikri başvurularının alınması
15 Temmuz - 26 Ağustos 2013: 2. Aşama İş Planı başvurularının alınması
Kasım 2013:Şirket kurulumu
Ocak 2014:İş Planı destek sürecinin başlaması

1512 Bireysel Girişimcilik Aşamalı Destek Programı'nın2013 yılı çağrı duyurusunu buradaki dokümandan inceleyebilir, destek programı hakkında daha detaylı bilgilye www.tubitak.gov.tr/1512 adresinden erişebilirsiniz.

Haberimizi 1512 Destek Programından faydalanmak isteyen girişimci okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İdris Cin / Girişim Haber

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Devrim Demirel: Girişimciler, Canınızın İstediğini Yapın!

$
0
0

Siz değerli okurlarımızın istifadesi için pek çok rehber içerik yayınladık ve yayınlamaya da devam ediyoruz/edeceğiz. Lakin bu paylaşımlarımız her girişimci için ve her girişim (iş modeli) için geçerli olmayabilir. Hatta girişimcinin veya girişiminin yapısına bağlı olarak bu paylaştığımız makaleleri okumadan da başarılı olmak elbette mümkün. Çünkü girişimcilik bir düşünce sisteminden ziyade bir icraat sistemidir. Girişimcilik ekosistemimizin online bölgesinin başarılı ve tanınan isimlerinden Devrim Demirel blogunda paylaştığı yazısıyla bu konuya parmak basmış. İstifadenize sunuyoruz..

"Girişimciler ve girişimci adayları; herkes sizi konuşuyor, herkes sizinle konuşuyor. Herkesi sevip sayın, herkesle görüşün, her fikri okuyun ama danışmanları, girişim gurularını ve yatırımcınızı çok fazla dinlemeyin. Bildiklerini abartmayın, gördüklerinize fazla takılmayın.

Yaramaz çocuk olun, inatçı ve tuttuğunu koparan çocuklar gibi olun: hayallerinizin peşinden gidin. Bunu yaparken çalışkan, sistemli, organize de olun ama, sakın ama sakın iş hayatını tanımlayan kitapların, kurumsal öğretilerin hiç bir oyununa gelmeyin. Büyük şirketlerin merhemi olsa olsa kendi başlarına sürerler, o yüzden sizi satın almak için güzel işler başarmanızı bekliyorlar.

Girişimciyseniz, adam akıllı bir kurumsal yapı oluşturun ama sakın kurumsallaşmayın! Sizin işiniz onların göremeyecekleri alanda üretim yapmak, onların olamayacağı yerde olmak, onların hayalini kuramayacağı şirketleri kurmak!

İşinize aşık olduğunuz, tutkuyla üretim ve satış yaptığınız, önce yavaş adımlarla, sonra hızla büyüdüğünüz bir şirket hayal ediyorsanız zaten girişimci adayı oldunuz demektir. Hırs yerine çalışma sevgisi ve tutkuyu, tembellik yerine çalışmayı seçip üretim yapıyorsanız, işte girişimcisiniz. Bunu sürdürebiliyorsanız ve para kazanabiliyorsanız işte, ayakta duran bir şirket kurmuş oldunuz.

İşte tam o noktada, “kurumsallaşın” diyenlerle imtihanınız başlayacak.

Sakın ha, kanmayın. Kurumsallaşmayın. Kurum olun.

Anayasasını kendi yazdığınız bir kurum olun. Bağımsız, özgür, liberal veya özerk – nasıl tanımlarsanız öyle – ama kendi şirketiniz, kendi kurallarınız. Devletin, yasaların tanımladığı kurallar dışındaki kuralları siz yazacaksınız. Siz sormadan gelip de şirketinize akıl fikir verenleri dinleyin ama dediklerini yapmayın. Canlarınızı sıkarlarsa dediklerinin tam tersini bile yapabilirsiniz.

Başkalarının yazılı kuralları, kurumsallaşma adına fotokopiyle çoğalttığı safsataları sakın sizin doğrunuz olmasın. İsterseniz deneyin, zaman kaybetmek ve sinirinizi bozmak dışında hiçbir etkisini görmeyeceksiniz. Siz girişimcisiniz, kuralları bozup yeniden yaza yaza şirketinizi yukarıya taşıyacaksınız. Kaybetmekten korkunuz olmayacak, genç ve enerjik bilgiyi sisteme katacaksınız.

Canınızın istediğini yapın – verginizi, sigortanızı düzgün ödedikçe, yasalara %100 uydukça, tek uymanız gereken kendi kurumunuzun sizin belirlediğiniz yasalarıdır. Şirketinizin yasalarını oluştururken deneyimleri önemseyin, hata yapmaktan çekinmeyin, kalbinizin sesini aklınızınkinden çok dinleyin.

Guruları, hocaları, yatırımcıları, benim gibi diğer girişimcileri falan fazla dinlemeyin. Başkasının deneyimi başkasının deneyimidir. Bizim bildiklerimizi tekrar edecekseniz çıtayı yükseltemeyeceksiniz.

Ama şu sözümü dinleyin: sakın kurumsallaşmayın! Ya batarsınız, ya da çok mutsuz olup verimsizlik ve mutsuzluk üretmeye başlar, şirketinizde inovasyon olmuyor diye gidip eğitimler almaya falan başlarsınız.

Canınızın istediğini yapın! Başkasının istediklerini yapan girişimci değildir."

Yazımızın girişi kısmında "Girişimcilik bir düşünce sisteminden ziyade bir icraat sistemidir" dedik. Çünkü girişimci icraatları sırasında bilmesi gereken tüm hususları zaten ve bizzat uygulamalı olarak öğrenmektedir. Lakin burada şu ayrıntı gözden kaçmamalı: her uygulamalı öğrenmenin maliyeti her girişimci için aynı değildir, bu maliyet ( zaman / enerji / para vb. ) girişimcinin (ve ekibinin) karakteristik özelliklerine göre ve girişimin ( iş modelinin ) özelliklerine göre değişecektir. Dolayısıyla  girişimcilik serüveninizde neleri okuyarak/dinleyerek, neleri ise bizzat uygularayak öğreneceğiniz sizin tercihinize kalıyor. Bizim Girişim Haber ekibi olarak görevimiz paylaşmaya değer içerikleri ilginize sunmak.

Devrim Demirel'inkendi blogunda kaleme aldığı paylaşımını tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İdris Cin / Girişim Haber

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!


Böyle Giderse Hibeler Girişimcilerin Afyonu Olur mu?

$
0
0

Ülkemizde, Kamu Kurumlarınca (Devlet eliyle) verilen oldukça sayıda hibe ve destek programı mevcut. Bu hibe programlarının ülkemiz girişimcilik ekosisteminde ne kadar verimli olduğuyla ilgili kaleme alınan bir  makaleyi ilginize sunuyoruz.

Bugün üzücü bir haber aldım. ODTÜ Teknokent’te bildiğim bir şirket kapanmanın eşiğine gelmiş. Oysa son gördüğümde küresel birkaç müşteriyle görüşüyorlardı. Sonra yoğun bir “proje”ye girdiler. Aslında bir değil iki projeye girmişler. Duyduğuma göre bir kalkınma ajansı bir de KOSGEB projesi almışlar. İnsan kaynağını projelere göre genişletmişler. Ama projeler zamanında bitmeyince, hibe ödemeleri bittiği halde proje gelire dönüşmemiş. İnsan kaynağı ise şirketin envanterinde kaldığı için şirketin nakit akışı tepetaklak bozulmuş.

Örnekleri çoğaltabiliriz. Özellikle de girişimcilere yönelik kamu desteklerinin yarısının dağıtıldığı Ankara’da. Aklıma sevgili Numan Numan’ın söyledikleri geldi: Bir şirketin başarılı olabilmesi için proje odaklı değil, ürün odaklı çalışması lazım.

Girişimcilere verilen kamu destekleri proje bazlı veriliyor. Yani aslında para girişimciye değil, projeye veriliyor. Vergiyle toplanan paranın nasıl harcanacağının bir proje dahilinde önceden karara bağlanması ve izlenmesi de normal. Proje sonunda ortaya çıkacak ürünün ölçeklenebilir şekilde satılabileceğinin ise bir garantisi yok. Projesini bitiren girişimci, ürün satmazsa, genelde yeni bir projenin peşine düşüyor. Ürün değil proje odaklı şirket işte böyle ortaya çıkıyor. Proje bitmezse ya da yeni proje gelmezse, şirket kapanıyor.

Melek yatırımcılar ise, genelde projeye ya da iş fikrine değil, girişimcinin kendine yatırım yapıyor. Çünkü ürün geliştirilirken her zaman müşterinin talebine göre değiştirilmesi gerekiyor. Eğer girişimci ürün odaklı ise yola çıktığı fikirle, sonuçta ortaya çıkan ürün arasında çoğu zaman neredeyse hiçbir benzerlik olmuyor.  Proje odaklı yola çıkan bir girişimci ise, hem projeye uyulmasına yönelik bürokratik gereklerden, hem de belki de daha önemlisi proje parası bu ihtiyacı ortadan kaldırdığı için müşteriyi dinleyip ürününü sürekli değiştirme ihtiyacı duymuyor.

Sizin melek yatırımcı olacak kadar paranız ve tecrübeniz olsa, 100 binden başlayıp 500 bin liraya kadar değişen muhtelif  TÜBİTAK, KOSGEB, teknogirişim veya kalkınma ajansı desteklerinden faydalanarak işini kuran bir girişimciye yatırım yapar mıydınız? Büyük bir ihtimalle isteseniz bile yapamazdınız, çünkü bu kadar parayı hibe olarak alan girişimci zaten sizin hisse karşılığı vereceğiniz parayı almaz. Bence halinize sevinin. Proje yerine ürün odaklı çalışan bir girişimcinin, sizin tecrübe ve ilişkilerinizden faydalanarak ölçeklenebilir bir iş modeli geliştirip, uzun vadede hisselerinizin değeri artırma olasılığı çok daha yüksek.

Yukarıdaki desteklerdeki kritik nokta genelde AR-GE destekleri ile girişimciliği geliştirmeye yönelik desteklerinin karıştırılması. Bize okulda kamunun bir faaliyeti desteklemesi için pozitif dışsal etkilerinin olması gerekir diye öğretmişlerdi. Yani desteklenen faaliyetin yeni faaliyetleri tetiklemesi gerekir diye. AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesinin işte böyle bir mantığı var. Eskiden Türkiye’de yeni mezun kimse girişimci olmayı düşünmezken, teknogirişim desteğinin de bir mantığı vardı. Peki teknogirişim 4 yıldır 740 girişimciye verildikten, girişimcilik hakkında farkındalık oluştuktan sonra, hala eski haliyle işlemesinin bir mantığı var mı?

Kamu destekli AR-GE projelerinin tabii ki öncelikle asli görevi bu olan üniversitelerde, halihazırda piyasadaki ürünlerinden cirosu olan ve hayatta kalması bu projeye bağlı olmayan şirketlerde yapılmasında fayda var. Bu hem projenin başarı şansının artması, hem de girişimlerin doğru kararlar verip hayatta kalabilmesi için önemli. Varlığını bu projelere bağlayan girişimlerin hayatta kalması zor.

Girişimciliği geliştirmeye yönelik desteklerinse, doğrudan girişimciye verilip girişimciyi paraya boğmak, ama bir yandan da müşteriden uzaklaştırmak ve kararlarını çarpıtmak yerine, birçok girişimciyi destekleyecek, bunlara hem fon hem de akıl verecek ekosistem unsurlarına verilmesi lazım. Mesela hızlandırıcı programlarına, melek yatırımcı ağlarına, girişim sermayesi fonlarına.

Bu hibelerin bir bölümünün batması normal. İyi bir girişimci hata yapar, ama hatasından ders alıp işe yarayacak yeni bir model çıkarır. Kamunun da iyi bir girişimci gibi davranıp, artık girişimciliğe yönelik destek modellerini yenilemesi gerekiyor.Yoksa bu gidişle Türkiye’de hibeler de girişimcinin afyonu olacak.

 

Tepav web sitesinde Ussal Şahbaz tarafından kaleme alınan makalede yapılan tespitlerle ilgili siz değerli okurlarımızın görüşlerini de almak isteriz.Ne dersiniz, sizce de böyle giderse hibeler girişimcinin afyonu olur mu?

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Girişimciliğe Soyunurken Unutulmaması Gerekenler

$
0
0

Uzun soluklu yeni girişimler, bir seferlik yatırımlar değil. Bu süreklilik arzeden yatırım ve girişimcilik süreçleri sonunda ancak başarı hikayeleri oluşabiliyor. Okumaya alıştığımız o başarı hikayeleri ise; aktarıldığı ya da zannedildiği gibi öyle kolay kolay kazanılan başarılar hiç değil.

Bizim gördüğümüz başarılar buz dağının sadece üstünü oluşturuyor. Yapılan tüm girişimcilik denemelerine baktığımızda başarılı olanlar sadece buz dağının görünen kısmı. Buz dağının görünmeyen kısmında ise dillendirilmeyen, kat ve kat fazla başarısızlık hikayeleri var.

Başarısızlık hikayeleri bir kenara dursun, başarı hikayesi olabilmiş girişimlerin her birisini tek tek incelediğimizde ise; o şafşatalı, kulağa hoş gelen ve biz girişimcileri cezbeden yönlerin yine buz dağının sadece görünen yüzü olduğunu görüyoruz. Buz dağının görünmeyen devasa kısmında ise o başarıyı başarı haline getiren, kazanılan başarıları değerli hale getiren zahmetler, emekler, fedakarlıklar ve zorluklar var.

Hal böyle iken yolun daha başında olan, girişimciliğe soyunmak isteyen girişimci adayı okurlarımıza aşağıdaki şu hususları (alıntılayarak) aktaralım istiyoruz.

  • İyi bir fikriniz varsa, aynı iyi fikre başkasının da sahip olabileceğini unutmayın.
  • Arz ve talep arasındaki denge dinamiktir. Bu dinamizme ayak uydurmanız gerekiyor.
  • Eğer çok fazla rakip aşırı arzla talebi zorlarsa, bu durumdan herkes mustarip olur.
  • Sektörünüzün nasıl dönüşebileceğini, hatta gereksiz hale gelebileceğini hesaplayın.
  • Değişimi doğru öngörebilmelisiniz, yoksa değişim sizi saf dışı bırakabilir.
  • Gelecekte neyin değişebileceğine dair yeterli bir resme sahip olduğunuza emin olun.
  • Geçmişte işe yarayan bir şeyin bugün de işe yarayacağını düşünmeyin.
  • Girdiğiniz yeni alanların farklı bir yaklaşım gerektirip gerektirmediğini kontrol edin.
  • Rakiplerinizin ve kendinizin geçmiş başarılarınızı yanlış yorumlamayın.
  • Müşterilerin ihtiyaçları hakkındaki fikirlerinizi sınırlı modeller ya da tecrübe üzerine kurmayın.
  • Pazarı segmente etmeli ve hedef müşterileriniz için neler yapabileceğinizi bulmalısınız.
  • Ürününüze ya da hizmetinize aşık olmayın. Kendinizi büyük görmeyin, bunu yapmak müşterilerinizin işidir.
  • Tek amaca yönelip diğerlerini ihmal etmeyin.
  • Ulaşılamayacak stratejiler konusunda asla ikna olmayın.
  • Başarı için doğru ölçümlemeleri ve göstergeleri kullanın.
  • İçinde hareket ettiğiniz kültürlerin geleneklerini anladığınıza emin olun.
  • Kârlılık uğruna hızlı büyümeden kaçının.
  • Kredibiliteyi sağlamak açısından, ortaklıklar değerli olabilir ama gözünüzü dört açmalısınız.
  • Ortağınızın güdüleri ve niyetleri sizinkiyle aynı olmayabilir, ortağınızı iyi tanıyın.
  • Birçok aksiliğin aynı anda bir araya gelebileceği olasılığını hesaba katın. Sabırlı olun.
  • Yön mühendisliği gerektiren öngörülmüş inovasyonlarla yeni keşifler gerektirenleri ayırt edin.

Kobidestek'in Sydney Finkelstein’in “Akıllı Yönetici Neden Başarılı Olur?” adlı kitabından alıntıladığı maddeleri ve hatırlatılarımızı; girişimciliğe soyunmayı düşünen okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İdris Cin / Girişim Haber

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Devletin Melek Yatırıma Olan İlgi ve Şefkati Devam Ediyor!

$
0
0

Hazine, parlak fikri olan girişimcilere ortak olmaları karşılığında vergi avantajı sunacağı 27 yatırımcıya ‘melek yatırımcı’ lisansını verdi ve bu sayı hızla artıyor. 25 yatırımcının lisans başvurusu da değerlendiriliyor. Proje sahibi girişimci, bir özel iş meleği ağına başvuracak. Bu ağ da girişimciyi lisanslı melek yatırımcılarla buluşturacak. Girişimci para ve rehberlik yapacak bir yol arkadaşı bulurken, melek yatırımcı da vergi avantajı elde edecek.

TÜRKİYE’de parlak fikri olan, fakat sermaye bulamadığı için bunu girişimciliğe dökemeyen pek çok insan ya da parlak fikrini hayata geçirip de kısa bir süre sonra ekonomik yetersizlikten ömrünü tamamlayan pek çok şirket var. Temel olarak başlangıç ya da büyüme aşamasındaki şirketlere yardım ederek onların varlıklarını devam ettirmesini sağlamak anlamına gelen “Bireysel Katılım Sermaye Sistemi”, Hazine Müsteşarlığı tarafından 15 Şubat 2013’te yapılan bir düzenlemeyle resmiyet kazandı. Buna göre bir işe yardımcı olmak ve onu belli bir noktaya getirmek isteyen tecrübeli yatırımcılar, Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen “Bireysel Katılım Yatırımcısı” lisansı alacak. Hazine’nin desteklediği sistem başarıya ulaşırsa binlerce şirket, başarısızlığa uğramaktan kurtulmuş olacak.

Vergi Desteği

Hazine Müsteşarlığı’nın yaptığı yeni düzenlemeyle önceden “gözden uzak” olarak gerçekleşen melek yatırımcılık sistemi artık görünülürlük kazandı. Buna göre başarılı bir girişimci Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen BKY Lisansı ile birlikte destek olduğu şirkete aktardığı sermayenin yüzde 100’e kadar varan bir oranını gelir vergisi matrahından indirebilecek. Yeni şirketler için kritik olan ilk birkaç yılın sorunsuz atlatılmasını sağlayan bir nevi “koruyucu annelik” yapan melek yatırımcılar, bu şekilde rehberlik yaptıkları şirkete yatırdıkları sermayenin yaklaşık yüzde 35’ini de geri almış olacak. Peki, iyi bir iş ve geliri olan bir yatırımcı neden başka bir işe yardımcı olarak risk almak istesin?

Bir Yatırım Aracı

Melek yatırımcılık sistemi yatırımcılar için aynı zamanda ileriye dönük bir yatırım aracı olma özelliği de taşıyor. Mevzuatta “Bireysel Katılım Yatırımcısı” olarak geçen melek yatırımcılar, temelde yüksek getiri beklentisi veya yeni başarılara imza atma arzusuyla erken aşama işletmelere yatırım yapıyor. Yeni bir işe yatırım yapan melek yatırımcı, yatırım yaptığı işin her türlü avantajından faydalanabiliyor. Tabii zarar için de aynı durum geçerli, fakat devlet destekleriyle risk azalıyor. Melek yatırımcılar desteklemek istedikleri şirketleri önce ayrıntılı olarak araştırıyor. Genellikle yenilikçi ve potansiyeli yüksek olan işlere ortaklık sağlanıyor. Ortalama 3-5 sene yeni şirkette ortak olan melek yatırımcı belli bir zaman sonra ortaklıktan çekiliyor. Ortak olduğu zaman zarfında şirketin tüm kârlarından faydalandığı gibi, bu şirkette en az iki tam yıl ortak kalması halinde şirkete aktardığı nakit sermayenin yüzde 75’ini gelir vergisi matrahından indirebiliyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ile KOSGEB tarafından desteklenen projeler yürütmüş şirketlere yatırım yapılması halinde bu oran yüzde 100’e kadar çıkabiliyor. Ancak bu destekten faydalanmak isteyen yatırımcıların BKY Lisansı’na sahip olmaları gerekiyor.

20 Farklı İşe Yatırım

Melek yatırımcılar BKY Lisansı aldıktan sonra bu lisansı 5 yıl ellerinde tutabiliyor ve 5 yıl geçerli olan bu lisansla en fazla 20 farklı anonim şirketle ortaklık yapabiliyor. 20’den fazla yapılan ortaklıklar için vergi desteği alınamıyor. Melek yatırımcıların Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen vergi desteğinden faydalanabilmeleri için yatırım yaptıkları tutarın en az 20 bin TL olması gerekiyor. Yine bu sisteme göre melek yatırımcılar bir girişim şirketine yıllık en fazla 1 milyon TL’lik yatırım yapma hakkına sahip bulunuyor.

Yüzde 50 Ortaklık

Yeni düzenlemeye göre vergi desteğinden faydalanmak isteyen melek yatırımcılar bir şirketin en fazla yüzde 50’sine ortak olabiliyor. Melek yatırımcıların kurdukları ortaklıklar girişim şirketinde hâkim konumda olamıyor. Yeni girişimcileri korumak için yapılan bir başka düzenleme de, melek yatırımcının ortak olduğu şirkette yönetim kurulu üyelerinin en fazla yüzde 50’sini atayabilmesi. Ayrıca melek yatırımcı yönetim kurulu dışında idari görev alamıyor ve şirket personeli olarak çalışamıyor.

Çalışan Sayısı 50

Her yatırım vergi desteğinden faydalanamıyor. Melek yatırımcıların vergi desteğinden faydalanması için yatırım yaptıkları şirketin de bazı şartlara sahip olması gerekiyor. Eğer yeni kurulmuşsanız fakat çalışan sayınız 50’den fazlaysa melek yatırımcı sizin şirketinize aktardığı sermaye için vergi desteği alamıyor. Ayrıca şirketinizin melek yatırımcının iştirakinden önceki son iki yılda net satışlarının yıllık 5 milyon TL’den fazla olmaması gerekiyor.

Melek Yatırımcı Kim?

Melek yatırımcı ismi ilk kez 1981’de New Hampshire Üniversitesi’nden finans profesörü İngiliz William E. Wetzel tarafından ortaya atıldı. Türkiye için ise henüz yeni bir kavram. Melek yatırımcı başlangıç aşamasındaki iş fırsatlarına (start-up) başlangıç sermayesi niteliğinde yatırım yapan, kendi deneyimini yatırım yaptığı firmaya aktaran, işletmenin büyümesi için sermaye sağlayan kişi olarak tanımlanıyor. Melek yatırımcı lisansına sahip olmak için şu şartlar gerekiyor:

  • Yüksek gelir veya servete sahip olmak: Melek yatırımcı adayının lisans başvurusu yapmadan önceki 2 yılda yıllık gayrisafi gelirinin en az 200 bin TL olması veya lisansa başvuru anında toplam varlığının değerinin en az 1 milyon TL olması gerekiyor.
  • Tecrübeli yatırımcı olmak: Melek yatırımcı adayının bu şartlarda olabilmesi için banka ve finansal kuruluşlarda veya yüksek cirolu şirketlerde ya da yurtiçi kuluçka merkezlerinde veya iş meleği ağlarında tecrübeye sahip olmak gerekiyor.

5 Yılda 'Melek Yatırımcı’ Sayısı 625’e Çıkacak

Bireysel Katılım Sermayesi Sistemi yürürlüğe girdiğinden beri toplamda 27 kişi bu lisansa sahip oldu. Hazine Müsteşarlığı’ndan verilecek lisansı bekleyen ise 25 kişi var. Talebin her geçen gün arttığı sistemde önümüzdeki 5 yılda lisanslı melek yatırımcı sayısının 625’e çıkması, vergi desteği almış yatırımların tutarının 405 milyona ulaşması, yaklaşık bin 750 başarılı şirket kurulması ve bu kurulan işler sayesinde yaklaşık 50 bin kişinin iş sahibi olması öngörülüyor.

Melek Yatırımcılık Ağları

Tecrübeli bir yatırımcı Hazine Müsteşarlığı’ndan Bireysel Katılım Lisansı aldı, bir tarafta da “şirketimin beni kalkındıracak bir ortağa ihtiyacı var” diyen yeni bir girişimci var. Bu iki taraf nasıl bir araya gelecek? Hazine Müsteşarlığı’nın bu konuda herhangi bir girişimi bulunmuyor. Hazine Müsteşarlığı sadece, zaten bir araya gelen iki tarafın kolay bir şekilde işlerini yürütmesi için destek oluyor. Türkiye’de şu anda ortalama 5-6 tane yatırımcı ağı bulunuyor. Tarafların bu ağlar üzerinden birbiriyle buluşmaları mümkün. Hazine Müsteşarlığı’nın yaptığı yeni düzenlemeyle 2014 yılından sonra iş meleği ağları üzerinden gelmeyen taraflara destek sağlanmayacağından yatırımcı ağlarının da önümüzdeki günlerde artması bekleniyor.

Ünlü Yatırımcılar

Lisans alan yatırımcılar arasında İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, TÜSİAD eski BaşkanıÜmit Boyner, ING Bank Türkiye Genel Müdürü Pınar Abay, Pegasus Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, Galata Business Angels Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli, Gözde Girişim Sermayesi Genel Müdürü Atila Kurama ve Mehmet Buldurgan gibi isimler de yer alıyor.

İş Meleği Ağları

İTO kaynaklı Sümeyra Yarış Topal'ın kaleme aldığı alıntı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Dünya Girişimciler Organizasyonu'ndan EO Türkiye'ye İki Ödül!

$
0
0

Dünya genelinde 9 binden fazla girişimciyi bünyesinde barındıran Entrepreneurs’ Organization (EO), tüm dünyadan üyelerinin katılımıyla düzenlediği Global Liderlik Konferansı’nda en başarılı ülke derneklerini ödüllendirdi. Filipinler’in başkenti Manila’da gerçekleştirilen etkinlikte EO Türkiye derneği, kuruluşunun üzerinden henüz bir yıl geçmeden kazandığı dünya çapındaki iki ödülle dikkat çekti.

40 ülkede 9 binden fazla girişimcinin yer aldığı küresel çapta bir girişimcilik ağı olan Entrepreneurs’ Organization (EO) tarafından Filipinler’in başkenti Manila’da düzenlenen Global Liderlik Konferansı, tüm dünyadan EO üyelerini bir araya getirdi. Konferans kapsamında gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerin yanı sıra EO’nun başarılı ülke dernekleri de ödüllendirildi. “En İyi Uygulama” ve “En İyi PR Medya Çalışması” dallarında dünya çapında birincilik ödüllerine layık görülen EO Türkiye derneği, kuruluşunun üzerinden henüz daha bir yıl bile geçmemiş olmasına karşın bu önemli başarısı nedeniyle büyük alkış aldı.

EO Türkiye Başkanı Ferda Kertmelioğlu: “Kazandığımız ödüller Türkiye’deki Girişimcilik İklimi Açısından Büyük Önem Taşıyor”

EO Türkiye’nin kazandığı uluslararası başarının Türkiye’deki girişimcilik iklimi açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan EO Türkiye Başkanı Ferda Kertmelioğlu, “Türkiye’de sağlıklı bir girişimcilik ortamının yaratılmasına katkıda bulunmayı ve EO Türkiye’nin sesini dünya çapında duyurarak ülkemize daha fazla uluslararası girişimci çekmeyi hedefliyoruz. Bünyesinde yer alan girişimcilerin birbirlerinden öğrenerek daha büyük başarılara imza atmalarını sağlamayı amaçlayan EO Türkiye’nin kuruluşunun üzerinden kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen böylesine prestijli ödüllere layık görülmemizi, attığımız doğru adımların bir takdiri olarak görüyoruz. Temel değerlerimiz olan ‘cesurca ilerlemek’, ‘kendini geliştirmek, ‘öğrenerek büyümek’ ve ‘güven ve saygı’ faaliyetlerimizi de yönlendiriyor ve çeşitlendiriyor” dedi.

“En İyi Uygulama” ve “En İyi PR Medya Çalışması” Ödülleri EO Türkiye’nin Oldu

Farklı dallarda düzenlenen EO ödüllerine, Entrepreneurs’ Organization bünyesinde faaliyet göstermekte olan tüm ülke dernekleri gerçekleştirdikleri önemli çalışmalarla dahil olduklarına değinen Kertmelioğlu, “Ödüle layık görülen ülkelerin faaliyetleri EO’nun tüm dünyadaki derneklerine örnek ve yön gösterici çalışmalar olarak sunuluyor. Ödüller aynı zamanda ilgili ülkedeki girişimcilik iklimine dikkat çekerek yeni yatırımların yönlendirilmesine katkıda bulunuyor. EO Türkiye olarak, faaliyete başladığımız 2012 yılının Eylül ayından bu yana gerçekleştirdiğimiz eğitimler, girişimcilik dernekleri ile kurduğumuz ve bölge ülkeleri kapsamında oluşturduğumuz ilişkiler dolayısıyla dünyada “En İyi Uygulama” ödülüne layık görüldük” diye konuştu.

EO Türkiye’nin kazandığı diğer ödülün ise halkla ilişkiler ve medya çalışmaları kapsamında olduğunu belirten Kertmelioğlu şu bilgileri verdi:

“Derneğimizin kuruluş ve hedeflerinin ulusal çapta ve EO organizasyonu içerisinde duyurulması çerçevesinde gerçekleştirilen iletişim çalışmaları ve bu çalışmaların Türkiye’deki girişimcilik iklimine katkıları, EO’nun faaliyet gösterdiği diğer 39 ülkeyi geride bırakarak “En İyi PR Medya Çalışması” dalında birincilik ödülü kazanmamızı sağladı.”

Entrepreneurs’ Organization (EO) tarafından Manila’da gerçekleştirilen Global Liderlik Konferansı’nda EO Türkiye’yi Öğrenmeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Can Bayraktar, Forumdan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Melih Ödemiş, Pazarlama ve İletişimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Orkide Gökhan, Üyelikten Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Azra Kertmelioğlu, Hızlandırıcı Program Yönetim Kurulu Üyesi Alper Çelen’den oluşan heyet temsil etti.

Entrepreneurs’ Organization Hakkında:

Entrepreneurs’ Organization (EO - Dünya Girişimciler Organizasyonu), 40 ülkede 9 binden fazla iş sahibinin yer aldığı dinamik ve global bir girişimciler ağıdır. 1987 yılında bir grup girişimci tarafından kurulan EO, bünyesinde bulundurduğu girişimcilerin birbirine fayda sağlamasına ve işlerini daha başarılı bir şekilde yürütmelerine olanak verirken, kişisel hayatlarını zenginleştirme imkanı da sunmaktadır. EO’nun 121 şubesine üyelik sadece davet ile gerçekleşmektedir. Üyelerin yaş ortalaması 41, ortalama gelirleri ise 17,3 milyon dolardır. Daha fazla bilgi için www.eonetwork.org web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Çalışmaları ve başarıları için EO Türkiye'yi tebrik ediyor, haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Girişimciler Teknolojik Projeler Konusunda İhtiyatlı Davranıyor

$
0
0

Ekonominin hızlı büyümesi için gerekli yatırımların yapılması konusunda hükümet ile özel sektör arasında ortaya çıkan görüş ayrılıkları son aylarda da devam etti. Ekonomi yönetimi ile ilgili bakanların demeçleri ve yatırım davetlerindeki mesajı şöyle özetlemek mümkün:

“Yeni sanayi stratejilerini yürürlüğe soktuk. Kapsamlı bir teşvik paketi hazırladık. Faiz oranları düştü. Yatırım projelerinizi bir an önce raftan indirin ve temelleri atmaya başlayın.”

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bu çağrılara ek olarak yerli otomobil için yatırım yapılmasını ve diğer yatırımların teknolojik düzeyi yüksek sanayi dallarında yoğunlaştırılmasını da istiyor. Bu çağrılara rağmen özel sektördeki girişimcilerin bir bölümü sanayi dallarından elde ettikleri sermaye birikimini daha ileri teknolojiye sahip projelere değil lüks konut, alışveriş merkezi ve benzeri yatırımlara yöneltiyor.

Tereddüdün Nedenleri

Girişimci nitelikleri güçlü iş insanları yeni projelere sıcak baksa da aşağıdaki sorunlar nedeniyle yatırımlara başlama konusunda çekingen davranıyor:

  • Sermaye İhtiyacı: ileri elektronik ve kimya gibi sanayi dallarındaki dış ticaret açığını azaltacak dev projeler için yüksek tutarda kaynağa ihtiyaç duyuluyor. Örneğin yarı iletken malzeme üretecek bir fabrikanın kurulması için en az 5 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Yerli otomobil yatırımında da kaynak ihtiyacının yüksek olacağı tahmin ediliyor.
  • Ekonomik Nedenler: Girişimciler ekonomi yönetiminin büyüme yerine istikrara yönelik politikalara öncelik vermesi ve Avrupa ülkelerindeki uzatmalı durgunluk nedeniyle yeni yatırımlar konusunda ihtiyatlı davranıyor.
  • Hızlı Teknolojik Gelişme: Belirli bir teknolojik düzey esas alınarak başlatılan yatırımların tamamlanma süresi üç-dört yılı buluyor. Bu arada daha düşük maliyetle üretim yapan yeni teknolojiler icat edilince, başlanan yatırım daha üretime başlamadan eskiyor. Örneğin güneş enerjisinde geliştirilen yeni teknolojiler, bir süre önce kurulan santralleri ekonomik olmaktan çıkarıyor. Yerli otomobilde ise elektrikli araçlar ile ilgili gelişmelerin netleşmesi bekleniyor. Bu ortamda girişimciler “bekle-gör” politikası izlemeyi tercih ediyor.
  • Fiyat Düşüşü: Bilgisayarlarda, cep telefonlarında ve her tür elektrikli cihazda kullanılan yongaların (chip) kapasitesi her 18 ayda bir maliyet ve fiyat artışı olmadan iki katına çıkıyor. Diğer bir ifadeyle örneğin 1 TB’lik bir disk sürücüsü fiyatının her yıl yüzde 30 dolayında ucuzlaması, bu tür yatırımlardan kazanç elde etmeyi zorlaştırıyor.

Yapısal Değişim İçin Gerekli Adımlar

Cari açığı azaltacak yapısal değişim ancak devletin ve özel sektörün yoğun işbirliği ile sağlanabilir. TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD gibi kuruluşların da oluşumuna katılacağı aşağıdaki yeni önlem ve politikalar ekonomiye yeni bir büyüme ivmesi kazandırabilir:

  • Devlet Sermayesi: Devletin teknolojik düzeyin yüksek olacağı yeni yatırımlar için belirli oranlarda sermaye koyması girişimcileri cesaretlendirebilir. Bu konuda Güney Kore’de ve Çin’de uygulanan yöntemler örnek alınabilir.
  • Yeni Sanayi Stratejisi: Uygulanan tüm strateji ve politikaların 2014-2018 Planı çerçevesinde eşgüdümünün sağlanması ve bütünsel nitelikte yeni bir sanayi stratejisinin hazırlanması, cari açığı azaltacak yatırımlara hız kazandırabilir.
  • Teknoloji Atılımı: Verimliliği yükseltecek bir teknoloji atılımı konusunda yabancı sermaye ile işbirliği yapılırken, sanayi ile üniversite arasındaki işbirliği güçlendirilebilir.

  • Stratejik İşbirliği: Sanayinin teknolojik düzeyini yükseltecek iddialı projeler konusunda büyük holdingler veya Arçelik ile Vestel gibi büyük şirketler arasında “stratejik işbirliği” yapılabilir.
  • Yol Haritası: Ekonominin yapısını değiştirecek hedeflerin hayata geçirilmesi, devletin ve özel sektörün katılımı ile takvime bağlanmış bir yol haritası ile yürütülmesi yatırımları hızlandırabilir.
  • Pazar Araştırması: Otomobilde ve diğer ürünlerde Ortadoğu, Batı Asya ve Afrika ülkelerindeki tüketici segmentlerinin talebine cevap verecek yeni konsept ve tasarımların geliştirilmesi daha büyük ölçekli ve kazançlı yatırımların yapılmasını sağlayabilir.

Para Dergisi kaynaklı alıntı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

KOBİ’lere Belgeli ‘KOÇ’ Edinme İmkanı Geliyor!

$
0
0

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının başlattığı çalışmayla KOBİ’ler, belgeli danışmanların vereceği taktiklerle büyüyecek. KOBİ danışmanlığı uygulamasını hayata geçirecek bakanlık, böylelikle istismarları da önleyecek.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, KOBİ’lerin artık belgelendirilmiş kişilerden danışmanlık hizmeti alacağını belirterek, “Artık önüne gelen ‘Ben KOBİ danışmanıyım, gel sana danışmanlık hizmeti vereyim’ diyemeyecek” dedi.

Bakanlığın başlattığı çalışmayla KOBİ’ler, belgeli danışmanların vereceği taktiklerle büyüyecek. KOBİ danışmanlığı uygulamasını hayata geçirecek bakanlık, böylelikle istismarları da önleyecek. “KOBİ koçları”, KOBİ’lere rekabet güçlerini arttıracak, büyümeleri için yol gösterecek, yeni pazarlara açılmasını sağlayacak taktikler verecek, karşılaştıkları sorunlar karşısında çözüm önerileri sunacak. Danışmanlar, bir anlamda aile hekimleri gibi çalışacak.

Bakan Ergün, yaptığı açıklamada, KOBİ’lere yönelik yeni bir çalışma başlattıklarını ve KOBİ danışmanlığını hayata geçireceklerini belirterek, artık önüne gelenin “Ben KOBİ danışmanıyım, gel sana danışmanlık hizmeti vereyim” diyemeyeceğini ifade etti.

Bundan sonra kimin ne hizmeti verdiğinin belli olacağını ifade eden Ergün, şöyle konuştu:

“Danışmanlık adı altında birçok kişi KOBİ’leri peşlerine takıyor, doğru yanlış birtakım bilgilerle onları yönlendiriyor. Yanlış istikamete yönlendirenler de var, bunları bilemiyoruz. Şimdi tüm bu sorunların önüne geçmek için KOSGEB’e yeni bir görev yükledik. Bu konuda Mesleki Yeterlilik Kurumuylaçalışılıyor. KOBİ’ler bundan sonra belgelendirilmiş danışmanlardan ve bu danışmanlarla çalışan danışmanlık şirketlerinden hizmet alacaklar. Yani, KOSGEB’in oluşturacağı altyapı çerçevesinde belgelendirilecek danışmanlardan danışmanlık alan KOBİ’lere destek verilecek. Eğer bir KOBİ, ‘benim desteğe ihtiyacım yok, canımın istediği yerden danışmanlık alırım’ diyorsa, ona da diyecek bir sözümüz yok. Biz KOSGEB’in bu yeni destek modelini, ‘KOBİ’ler danışmanlık hizmeti alsınlar, yollarını daha net olarak görsünler, önlerinde ne engeller var, hangi destekler var, işlerini nasıl daha iyi yürütürler’, bunları bilsinler diye kurguladık.”

“KOBİ danışmanlığı, Resmi Gazete’de Yayımlanarak Yürürlüğe Girecek”

Yoğun rekabet ortamı içerisinde KOBİ’lere doğru yol gösterici mekanizmalara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Ergün, rekabetçi bir yapı oluşturmak için verilecek desteğin ülke ekonomisine de katma değer sağlayacağını söyledi.

Ergün, mevcut uygulamada özel danışmanlık kuruluşları, üniversiteler, bazı kamu kurum kuruluşları ve meslek kuruluşları tarafından verilen danışmanlık hizmeti kapsamında, danışmanda aranacak niteliklerin tanımlanmadığına değindi. Yeni uygulama ile KOBİ danışmanının yapması gereken iş ve bu işi yapacak danışmanda aranacak niteliklerin belirleneceğini bildiren Ergün, şöyle devam etti:

“KOBİ’lerimiz, KOSGEB aracılığıyla birçok destek programında danışmanlık hizmetlerinden yararlanabiliyorlar. Aynı zamanda KOBİ’lere yönelik danışmanlık hizmetlerini de KOSGEB aracılığıyla destekliyoruz. KOSGEB’in Mesleki Yeterlilik Kurumuyla yaptığı çalışma kapsamında; KOBİ’lere sunduğu danışmanlık hizmetinin hazırlık sürecini yürüten, KOBİ’lerin mevcut durumunu analiz ederek sorun alanlarını tespit eden, değişim ve/veya iyileştirme alanları için gerekli uygulama süreçlerini geliştiren ve yürüten, yönlendirme ve tavsiyede bulunan, sunduğu hizmetin sürdürülebilirliğini sağlayan, müşteri ilişkilerini yürüten, çalışmalarını iş sağlığı ve güvenliği, çevre vb. hususlara ilişkin önlemleri alarak sürdüren ve mesleki gelişimine ilişkin faaliyetlerde bulunan, nitelikli kişi olarak tanımlanan ve meslek profili oluşturulan KOBİ Danışmanı’na ilişkin Ulusal Meslek Standardı Taslağı’nı ilgili tarafların görüşlerine sunduk.”

Ergün, KOBİ danışmanlığının, tarafların görüşünün alınmasının ardından Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe gireceğini bildirdi.

“Her İsteyen Ben ‘KOBİ Danışmanıyım’ Diyemeyecek”

Böylece KOBİ’lerin, yeterlilikleri belgelendirilmiş nitelikli danışmanlardan hizmet alması sağlanırken, destek ve hizmetlerin de etkinliğinin arttırılacağını vurgulayan Ergün, ulusal anlamda da ekonomiye önemli geri dönüşümlerin sağlanacağını ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmaya yönelik sağlıklı bir yapı oluşturulacağını ifade etti.

Bakan Ergün, “Yeni uygulamayla birlikte, artık her isteyen ben ‘KOBİ danışmanıyım’ diye hizmet sunamayacak. KOBİ’lerimizin nitelikli danışmanlardan hizmet alması sağlanmış olacak” ifadelerini kullandı.

Haber 7 kaynaklı alıntı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Due Diligence Duayeni Shirley Gee, KFİ ile İstanbul'a Geliyor!

$
0
0

Keiretsu Forum İstanbul, yatırımcı ve girişimcilere faydalı konularda düzenlediği eğitim imkanları çerçevesinde, girişimci Girişim Haber okurlarını 24 Mayıs Cuma günü ‘DUE DILIGENCE’ konulu seminere davet ediyor. 

Seminer, Keiretsu Forum San Francisco üyesi Shirley Gee tarafından veriliyor. Peki Due DiligenceNedir?

Türkçeye aşırı özen, aşırı itina olarak çevrilebilecek Amerikan kökenli bir hukuk kavramıdır. Tarihte ilk olarak 1933 yılında ABD Menkul Kıymetler mevzuatında (US Securities Act 1933) yer verilmiştir. Due Diligence'in amaçlarını 4 ana başlık altında toplamak mümkün;

  • Şirketle veya girişimle ilgili bilgi ihtiyacının karşılanması ve bilgi asimetrisinin giderilmesi
  • Analiz ve denetim
  • Karar verme ve fiyat tespiti
  • Hukuki durumun tespiti

Due Diligence; ekonomik, vergisel, hukuki, teknik, çevresel, insankaynakları ve kültürel olmak üzere çeşitlendirilebilir. Bizleri ilgilendiren boyutuna bakacak okursak; bir girişimcinin ve iş planlarının temel değerlendirmesinin ve detaylı analizlerinin yapılması; vergi borcu, ssk borcu, danıştay da herhangi bir hukuki sorun olup olmadığı gibi risklerin araştırılması sürecidir. Daha detaylı bilgi için Wikipedia sayfasını inceleyebilirsiniz.

Dünyada Due Diligence gurusu olarak bilinen Shirley Gee, Kaliforniya eyaletindeki Stanford Üniversitesinde Teknoloji Transfer Komitesi üyeliği, Uluslararası Araştırma Laboratuvar Başkanlığı gibi görevleri üstlenmiş. Ayrıca, yüzlerce üst düzey yöneticisini de performans, verimlilik ve inovasyon gibi alanlarında eğiterek dikkat çekmiş. Artık kendini girişimci ve yatırımcıları geliştirmeye, onlara Due Diligence raporları hazırlamaya ve yeni girişimlere yatırım yapmaya adayan Shirley Gee, çeşitli sektörlerdeki yatırımlarıyla etkileyici bir portföye sahip.

Yer: IBM Inovasyon Merkezi, A Bölümü, Büyükdere Caddesi, Levent – İstanbul
Tarih Saat: 24 Mayıs 2013 Cuma - 16:00 – 19:00
Seminer Ücreti : 150 TL+ KDV
LCV:KFI Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi Zeynep Muslu – zeynep.muslu@keiretsuforum.com.tr (İsim, Soyisim, Telefon, Mail, Meslek)

Daha detaylı bilgi almak için aşağıdaki görsele tıklayarak açılan afişi inceleyebilir, dilerseniz etkinliğe kaydınızı yukarıdaki bilgiler ile hemen yaptırabilirsiniz.

Haberimizi yatırım süreçlerinde olan girişimci ve yatırımcı okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İdris Cin / Girişim Haber

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!


EuroAsia Social Forum İstanbul'a Davetlisiniz!

$
0
0

Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) 23 Mayıs'ta Istanbul'da 1. EuroAsia Business Forum'unu gerçekleştirecek. Forum'a Nobel Barış ödülü sahibi Profesor Muhammed Yunus ve İspanya Kraliçesi Sofia'da katılacak.

Bu forum Asya ve Avrupa'dan girişimcileri, sosyal öncüleri, özel sektörden, sivil toplumdan, devlet ve akademiden uzmanları bir araya getirmeye ve aralarında bir birlik oluşturmaya öncülük edecek.

Etkinlik iki bölümden oluşuyor:

  • Genel konuşma bölümünde yer alacak konuşmacılarıburadan inceleyebilirsiniz. Bu bölümde Türkçe çeviri olacak.
  • Workshop'lar: değişik konular üzerinde alandan öncülerin yönlendireceği interaktif toplantılar. Ingilizce.

TİSVA, Ashoka fellow'ları için özel, %55'lik bir indirim oluşturdu. Standart biletler de ki bu indirimden faydalanmak için SOCENT13 indirim kodunu kullanabilirsiniz.

Detaylı bilgi için www.easbf.org adresini, kayıt için de www.eventbrite.comsayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

700 Milyar Dolarlık Pazarın Kapısı Nijerya, Türk Girişimcileri Bekliyor!

$
0
0

Türkiye-Nijerya Ticaret ve Yatırım Forumu’nda konuşan TUSKON Başkanı Rızanur Meral, “700 milyar dolarlık bir pazara giriş kapısı  olarak görülen Nijerya, Türk firmaları için büyük potansiyel barındırıyor” dedi.

Türkiye’nin en yaygın iş dünyası sivil toplum kuruluşu Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu, (TUSKON),  dünyanın 7. Büyük petrol üreticisi Nijerya’dan gelen 150 iş insanını İstanbul’da ağırladı. Türkiye-Nijerya Ticaret ve Yatırım Forumu’nda bir araya gelen Türkiye ve Nijerya’dan toplam 500 işinsanı, ikili iş görüşmelerinde bulundu.

TUSKON Başkanı Rızanur Meral, Forum’un açılışında yaptığı konuşmada, sahip olduğu potansiyelin yanında çevresindeki ülkelere de yapılabilecek ihracat sebebi ile Batı Afrika pazarına girmek isteyen Türk firmalar için Nijerya’nın çok önemli bir konuma sahip olduğunu söyledi.

Dünyanın yıldız ekonomilerinden biri haline gelen Nijerya’ya çok önem verdiklerini dile getiren Meral, “Nijerya Afrika ve dünyanın yatırım vadeden ülkesi konumunda. Çok büyük yer altı ve yer üstü kaynakları ile gerçekten büyük fırsatlar barındırıyor. Dünyanın 10 büyük petrol üreticisi. 700 milyar dolarlık bir pazara giriş kapısı olarak görülüyor. Türk firmaları için gerçekten hem kendisi hem de çevresi ile çok büyük bir potansiyel barındırıyor” dedi. İki ülke arasındaki ticaret hacminin yeterli olmadığına da işaret eden TUSKON Başkanı Meral, Nijerya ve Türkiye arasındaki ticaret hacminin en kısa zamanda 5 milyar dolara çıkması gerektiğini vurguladı.

Doğalgaz ve petrol rezervlerinin ülkenin hızla gelişmesinde ve doğrudan yatırım çekmesinde büyük bir kaldıraç işlevi gördüğünü, sanayisi ile de Nijerya’nın çevre ülkeler için bir üretim üssü haline geleceğini ifade eden Meral, bu büyüme sürecinde Türk firmalarının Nijerya’da etkin rol almalarını ve sahip olduğu sanayileşme tecrübesini paylaşması gerektiğini söyledi. Meral, “Bu noktada, alt yapı ve inşaat projelerinden tekstile, tarım makinesi ve kimyasallarından bankacılık-finansa, kozmetikten gıdaya, telekomünikasyondan enerjiye kadar pek çok alanda karlı yatırım ve ticaret fırsatı Nijeryalı ve Türk işadamlarının el ele vermesiyle ortaya çıkacaktır. Türkiye; Nijeryalı firmalarla bir çok konuda partner olabilecek firmalara ve girişimcilere sahiptir” dedi. 

Sizlerle Birlikte Yürümek İstiyoruz

Nijerya’nın Ankara Büyükelçisi Yardımcısı  Foluso Oluwale Adeshida ise “Her iki ülke arasında yatırım ve iş fırsatlarını karşılıklı temin edebiliriz. Nijerya Türk yatırımcılar için Batı Afrika ve ötesine erişmede önemli bir platform. İnşaat sektöründe ve bu sektördeki imtiyaz haklarında önemli avantajlar var. Elektrik üretimi, dağıtımı, enerji, petrol ve doğalgaz sektörleri, madencilik, tarımla ve sağlıkla ilgili sektörlerde avantajlar var” dedi.

Nijerya’nın yatırımcıların yaptıkları yatırımın karşılığını acaklarından emin olacakları bir ülke olduğuna işaret eden Adeshida, Nijerya’da yatırımların son derece güvende olduğunu belirtti. Adeshida, “Bu avantajları değerlendirmenizi istiyoruz. Sizlerle birlikte yürümek istiyoruz. Ticareti geliştirmek ve keskinleştirmek için dostluk önemli. Ülkemize olan ilginizin devam etmesini, Afrika’daki Türk yatırımcılar için doğru merkez olduğumuz belirtmek isteriz” diye konuştu.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Engür Rutkay, EO Türkiye Genel Sekreteri Oldu

$
0
0

Dünya genelinde 9 binden fazla üst düzey girişimciyi bünyesinde barındıran Dünya Girişimciler Organizasyonu’nun (EO) Türkiye Ofisi Genel Sekreterliği’ne Engür Rutkay atandı.

1 Nisan 2013’te ataması gerçekleştirilen Rutkay, 1991 – 2008 yılları arasında görev aldığı Şişe-Cam, Ladin Uluslararası Fuarcılık A.Ş., Ankara Sanayi Odası, CNR Uluslararası Fuarcılık A.Ş. ve Solaris Dış Ticaret A.Ş. gibi kurumlarda, hedef ihracat pazarları, kültürlerarası ticaret ve iş geliştirme alanlarında çalışmalar yürüttü. 2008 yılından itibaren, Türkiye Genç İşadamları Derneği’nde Genel Sekreterlik görevini yürüten, ardından ise Endeavor Etkin Girişimci Destekleme Derneği’nde İş Geliştirmeden Sorumlu Direktör olarak görev alan Rutkay, bundan sonra EO (Entrepreneurs Organization) Türkiye’nin genel sekreteri olarak çalışmalarını sürdürecek.

Entrepreneurs’ Organization Hakkında:

Entrepreneurs’ Organization (EO - Dünya Girişimciler Organizasyonu), 40 ülkede 9 binden fazla iş sahibinin yer aldığı dinamik ve global bir girişimciler ağıdır. 1987 yılında bir grup girişimci tarafından kurulan EO, bünyesinde bulundurduğu girişimcilerin birbirine fayda sağlamasına ve işlerini daha başarılı bir şekilde yürütmelerine olanak verirken, kişisel hayatlarını zenginleştirme imkanı da sunmaktadır. EO’nun 121 şubesine üyelik sadece davet ile gerçekleşmektedir. Üyelerin yaş ortalaması 41, ortalama gelirleri ise 17,3 milyon dolardır.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

Dell Kadın Girişimciler Ağı Haziran'da İstanbul'da!

$
0
0

Dell tüm dünyada herkesin sanal ortamda izleyebileceği DWEN 2013 ile dünyanın önde gelen kadın girişimcilerini Türkiye’de bir araya getiriyor. Dell, 2-4 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da dördüncüsü düzenlenecek olan ve online olarak herkesin katılabileceği Dell Kadın Girişimciler Ağıetkinliğindeki nihai konuşmacı listesini ise bugün açıkladı.

Dell, tüm dünyada kadın girişimcilerin etkinliğini ölçen ilk endeks olan Cinsiyet GEDI’yi açıklayacak. Tüm dünyadaki girişimcilerle en iyi uygulamaların ve içeriğin paylaşılması amacıyla bazı oturumlar canlı yayınlanacak.

Konuşmacılar arasında dünyanın farklı yerlerinden 50 önde gelen girişimci bulunuyor. Listede Hillary Clinton’ın eski danışmanı ve özel kalem müdürü Cheryl Mills, BM Vakfı girişimci Elizabeth Gore, Ariadne Capital CEO ve kurucusu Julie Meyer gibi bir çok yatırımcı isim var.

Intel’in eş sponsor olduğu Dell Kadın Girişimciler Ağı küresel etkinliği, tüm dünyadan önde gelen 150 kadın girişimciyi, iş dünyası liderleri ve basın mensuplarıyla bir araya getirerek, canlı girişimcilik dünyasındaki en iyi uygulamaları ve deneyimleri birbirleriyle paylaşabilecekleri, yalnızca davetlilerin katıldığı bir konferans. Dell, bu yıl ilk kez dünyanın en başarılı kadın girişimcilerin deneyimlerinin dünyadaki herkes tarafından takip edilebilmesi amacıyla etkinliği sanal ortamda da yayınlıyor olacak. Etkinlikte, kadınların sahibi olduğu işletmelerin küresel ekonomi üzerindeki olumlu etkilerine dikkat çekilmesinin yanı sıra etkinlikte hayata geçirilecek olan bu yılın teması “Geleceğe Yatırın” etrafında birlik sağlanmasını hedefliyor.

Konuşmacılar arasında kadın CEO’lar, şirket kurucuları ve fikir önderleri yer alıyor. Dünya ekonomisindeki önemli trendleri, büyüme stratejilerini ve küresel olarak ekonominin durumunu şekillendiren teknolojilerle ilgili fikirlerini paylaşacak olan konuşmacılar arasında şu isimler yer alıyor:

  • Cheryl Mills, Hillary Clinton’ın eski danışmanı ve özel kalem müdürü, ABD Dışişleri Bakanlığı
  • Elizabeth Gore, girişimci, BM Vakfı
  • Melek Pulatkonak, kurucu ve küratör, Turkish Women’s International Network (WIN);
  • Ayşegül İldeniz, Intel Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi yönetim kurulu üyesi ve TÜSİAD Teknoloji ve İnovasyon grup başkanı
  • Padmaja Kumari Mewar, eş idari direktör, HRH Hotel Grubu;
  • Julie Meyer, kurucu ve CEO, Ariadne Capital;
  • Moira Forbes, yayıncı, Forbes Woman
  • Sarah Curran, kurucu, my-wardrobe.com;
  • Simone Ross, COO ve eş kurucu, Techonomy;
  • Steve Felice, başkan ve CCO, Dell;
  • Karen Quintos, başkan yardımcısı ve pazarlama tepe yöneticisi, Dell;
  • Ingrid Vanderveldt, entrepreneur-in-residence, Dell

Etkinliği Nasıl Takip Edebilirim ? 

Kadın girişimciler ve iş dünyası liderleri, LinkedInüzerinde yer alan Women Powering Business grubu üzerinden veya Twitter’da@DellBizWomen ve #DWENi takip ederek yapılan konuşmalara katılabilirler. Etkinliğe katılmayan ancak ilgi duyanlar da bazı oturumları event livestreamüzerinden canlı izleyebilirler. 

Küresel Araştırma

Etkinlik kapsamında, Dell, Küresel Girişimcilik ve Kalkınma Enstitüsü (GEDI) ile birlikte kadın girişimciliğinin tüm dünyadaki yüksek etkisini ölçmek üzere hazırlanan yeni bir endeksin sonuçlarını açıklayacak. GEDI ile yapılan ortaklık, tüm dünyada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerdeki girişimcilik ortamını, girişimcilik ekosistemini ve kadınların girişimcilik niyetlerini ölçen ve derecelendiren yıllık bir endeks oluşturacak.

Dell Pazarlama Yöneticisi Karen Quintos, “Çalışmalarımız sırasında, kadın girişimcilerin yalnızca kendi toplumlarında değil, aynı zamanda daha geniş anlamda küresel ekonomi üzerinde yarattıkları benzersiz ‘çarpan etkisini’ ilk elden deneyimleme fırsatı bulduk. Bu noktadan hareketle, bu yılki etkinliğin temasını ‘Geleceğe Yatırın’ olarak belirledik ve kendilerini ispatlamış başarılı kadın girişimcilerin, sahip oldukları bilgi, ağ, teknoloji ve sermayeyi paylaşarak yeni kadın girişimcileri desteklemesine yardımcı olmayı hedefliyoruz ” dedi. 

Esra TavukcuGirişim Haber

Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

“Geleceği Tasarla” Temalı İyiGirişim Zirvesi 6 Haziran'da!

$
0
0

Endeavor ve TÜSİAD ortaklığında, Akbank Ana sponsorluğunda düzenlenecek Yarının Büyük İşletmeleri’ne yönelik iyiGirişim Zirvesi’nin bu seneki konusu Design Thinking: Geleceği Tasarlamak.

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen iyiGirişim Zirvesi’nin amacı Yarının Büyük İşletmelerine (YABİ’lere) destek olmak ve büyüme süreçlerine ivme kazandırmaktır.

Zirvede Ayşe Birsel (Birsel + Seck) ‘Design the Work You Love’, Dave Gardner (Gardner&Associates) ‘Design Your Future: How Is Your Company Doing?’ konulu atölye çalışmalarını düzenleyeceklerdir. Ayrıca Cem Topçuoğlu (TBWA Istanbul), Barış Aksoy (Intel Capital) ve Muzaffer Yıldırım (MARS Group) kendi kişisel deneyimlerini paylaşacakları kısa oturumlar düzenleyeceklerdir.

Kimler Katılmalı?

Aktif ve potansiyel girişimciler:

  • Kendi şirketini kurmuş ve şirketini şekillendirmek isteyen girişimciler
  •  Fikri olan ve fikrini hayata geçirmek için doğru yönlendirmeye ihtiyaç duyan potansiyel girişimciler
  • Profesyonel girişimcilik ekosistemi mensupları

İyiGirişim Zirvesi programına bu sayfadan ulaşabilir, zirve ile ilgili daha fazla bilgiye www.iyigirisim.com adresinden ulaşabilirsiniz. Zirveye kayıt olmak içinse; kayıt sayfasını kullanabilirsiniz.

    Sabancı Center’ı Google Haritalar’da görüntüleyebilirsiniz. Katılım sınırlı sayıda olacaktır. Etkinlik haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Bu haberi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberleri kaçırmayın!

    Viewing all 133 articles
    Browse latest View live